Sultan Alparslan
SULTAN ALPARSLAN Anadolunun kapısını müslümanlara açan büyük İslâm kahramanı Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden büyüklerimizden birisi de Sultan Alparslan'dır. İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır. Fetih ordusu da açılan
Her kim bilgi öğrenmek için yola çıkarsa, Allah Teala ona cennet yolunu kolaylaştırır. Şüphesiz melekler de ilme talip olanlara, hoşlandıklarından dolayı kanat gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklara varıncaya kadar, hepsi ilim sahipleri için Allah'tan af dilerler. Bir ilim sahibinin, bir ibadet eden üzerine üstünlüğü, Ay'ın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Alimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne bir altın ve ne de bir gümüş miras bırakmamışlardır. Ancak ilmi miras bırakmışlardır. İşte o mirasa konan, sonsuz bir haz ve nasip almış demektir.
Sayfa 255 - Tirmizî," İlm" ,19; Ebû Davûd, "İlm",1
Reklam
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
168 syf.
·
Puan vermedi
Müellif, kitabında evvela İslamı yüzeysel bir şekilde anlatıyor. Bu ilk kısmı bilgili bir müslümana muhakkak sıkıcı gelecektir. Kitabın akabinde ise Yahudilik, Hristiyanlık, Zerdüştlük, Budistlik ve Konfüçyünizm dinlerini çok güzel ve sistematik bir şekilde anlatıp, bahsi geçen dinlerdeki tutarsızlığı gözler önüne seriyor. Akabinde ise İslam'ın hem zahiren hem de manen bu dine neden üstün olduğunu açıklıyor. Bence her müslümanın muhakkak okuması gereken eserlerden.
İslam ve Dünya Dinleri İslam'ın Diğer Dinlere Üstünlüğü
İslam ve Dünya Dinleri İslam'ın Diğer Dinlere ÜstünlüğüÖmer Nasuhi Bilmen · Semerkand Yayıncılık · 201436 okunma
Bir din ne kadar batıl olsa da yine dinsizliğe, din duygusundan büsbütün mahrumiyete tercih olunur.
Hz. Ömer bir gün bir kişiyi bir şehre vali tayin etmek üzere huzuruna kabul etmişti. Bu sırada içeriye giren bir küçük çocuğu kucağına alarak yanağından öptü, okşadı. O zat, "Ey Mü'minlerin Emiri, bu çocuk oğlunuz müdür?" diye sordu. Hz. Ömer de, "Hayır, babası savaşta şehit olmuş bir yetimdir" diye cevap verdi. Bunun üzerine o zat, "Ey Mü'minlerin Emiri, benim üç oğlumdan hiçbirini şimdiye kadar böyle kucağıma alıp öptüğüm yoktur" deyince Hz. Ömer, "Öyle ise sen vali olamazsın, çünkü kendi evlâdına şefkati olmayanın Allah'ın kullarına şefkati olmaz" diyerek o zata yol verdi.
Reklam
Çin'de Konfüçyanizm hükümdarların, aydınların ve seçkinlerin mezhebidir. Taoizm de halk arasında yayılmıştır.
Peygamberler, hayat tarzlarıyla toplumlar için birer örnek teşkil ederler. Acaba Buda'nın bir dilenci gibi yaşayışını milletler örnek edinip de birer dilenci toplumu halinde teşekkül etseler insanlığın hali ne olur? Uygarlık ve gelişme nerede kalır? Evet evet, bir şey olmaz. Buda'nın maksadı bu dünya hayatının bir an evvel mahv ve yok olması değil mi idi? İşte bu maksat bir an evvel husule gelmiş olur. Oysa gerçek peygamberler ve din tebliğcileri insanlığı böyle bir zillete sevk etmezler. Özellikle son Peygamber, Efendimiz; "üst/veren el, alt/alan elden hayırlıdır"; yani sadaka veren sadaka alandan değerlidir, buyurmuştur.
Budizm, rivayete göre milattan altı yüzyıl önce Hindistan'da ortaya çıkmıştır. Bu dini ortaya koyan "Sakyamunı" denilen bir kimsedir ki, "Buda" unvanını almıştır.
Fikrî kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber!
Arab’ın Acem’e, Türk’ün Kürd'e, Kürd’ün Türk’e üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Hepimiz Adem'in çocuklarıyız, Adem ise topraktandır. Mehmet Akif'in Safahat'ına bakalım isterseniz, bu konuda o ne diyor? M.Akif'in bu konudaki görüşü şöyle: “Hani milliyetin İslâm idi? Kavmiyyet ne? Sarılıp sımsıkı dursaydın
Reklam
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhdan rivayet edildiğine göre, Nebiyy-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her türlü kusurdan uzak ve yüce olan Allah şöyle buyurdu: 'Bir kimse Kur'an okumak, onu ezberlemek ve beni zikretmekle meşgul olduğu için duâ etmeye fırsat bulamazsa, ben duâ edenlere verdiklerimin en değerlisini ona ihsân ederim.' Her türlü kusurdan uzak ve yüce olan Allah kelâmının diğer sözlere üstünlüğü, Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı varlıklara olan üstünlüğü gibidir. " (Tirmizî, Fezailü'l-Kur'an 25, nr. 2926.)
Hint inancına göre kastlar insan şeklinde tasavvur olunan Tanrı Brahma'nın vücudundan yaratılmıştır. Buna göre Brahmanlar Brahma'nın ağzından, Kşatriyalar kollarından, Vaisyalar midesinden ve Surdalar ise ayaklarındandır
139 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Hoşgeldin Ey Mah-ı Müberra... Hoşgeldin Ey Nam-ı Süreyya... Hoşgeldin Ey Bedii Rüya... Hoşgeldin... Evvelâ Ramazan-ı Şerifimizin, bütün müslüman alemine bilhassa dünya yüzünde zulüm gören bütün müslümanlara futuhat ve sulh getirmesini niyaz ederim. Oruç, kalbin iftarıdır. Uhrevi lezzetlerden ve layezal sırlardan mahrum, evini arayan bir cocuk gibi
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,234 okunma
Bakara Sûresi 23, 24. Âyetler
23. Eğer kulumuz Muhammed'e indirdiğimiz Kur'an'ın Allah sözü olduğunda kuşkunuz varsa, onun bir sûresinin benzerini de siz ortaya koyun. Hatta Allah'tan başka güvendiğiniz ne kadar yardımcınız varsa onları da çağırın. Evet, iddianızda samimi iseniz bunu yapın. 24. Eğer bunu yapamazsanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o
Müslüman halk,yani saray tarafından beslenmeyen,sarayı besleyen Müslüman halk, hiç de bendegân gibi düşünmüyordu...Onlar hükümdarın şahsına bağlıydılar hep.Halifeye sadakatleri sonsuzdu dünya işlerinden habersiz oldukları için,İslâm dünyasının karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri göremiyorlardı.Tahtın babadan kalma ihtişamı, şaşaalı merasimler,Halife’nin fazilet ve azametini sergileyen Cuma ve Bayram namazları,her zamanki gibi büyülüyordu onları. Münevver Türkler, saray bendegânı,Hıristiyan Batı’nın inkâr kabul etmez üstünlüğü önünde apışıp kalmış, küçüklük duygusuna kapılmışlardı. Halk yabancıydı bu duyguya,cedlerinin gururu yaşıyordu onda. İnanıyordu ki,İslâmiyet Müslümanlara,gayrimüslim tebaaya kıyasla sonsuz bir üstünlük bahsetmiştir.Kaldı ki,yoksulluğu da,yan tutan bir basın ve yayının diline doladığı kadar ağır değildir hakikatte.İstanbullular askere alınmaz.İstanbul'da hayat kolaydır. Çünkü orada da başka büyük şehirlerde olduğu gibi, padişah hayat pahalılığını önlemeye çalışır.Taşrada ve köylerde askerlik bir felaket, ama vergiler kal-u belâdan beri hep aynı vergiler, halk bunlara alışık ve zaten çok ağırda değiller.Netice olarak,Abdülhamid'in sükûtunu hazırlayan ve önüne geçilmez hale getiren,halkın memnuniyetsizliğinden çok bendegânın endişesi olmuştur.
Sayfa 139
567 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.