Ona göre millet yalnızca bir ırkın değil, ırkı da "varlık" haline getiren bir tarihin ve coğrafyanın muhassalasıdır. "Ölü bir coğrafya"ya ruh üfleyen, "şuur halini almamış bir tarihi" canlandıran ise "millet olma hamlesi"dir. Milletlerin oluşumuna bakıldığında bu "hamle" mesela Fransızlarda dil ve kültür ocağından, Almanlarda ırk davasından, İngilizlerde ekonomi hırsından alınmış ve üretilmiştir. "Biz [ise] bu kuvvet iradesini, fertte var olmak iradesinin karşılığı olan bu yapıcı aşkı İslâm dininden, onun âleme yayılma idealinden aldık". Bu yorum döneminin, İslâmı merkezden uzaklaştıran, buna karşılık yeterince tarif edilmemiş olsa da coğrafya ve kültür unsurları itibariyle İslâmiyet öncesi Anadolu'suna, Ortaasya'ya atıfta bulunan "Türk" milliyetçilik anlayışlarına ve tarih yorumuna da kökten karşı çıkmaktadır. Ziya Gökalp ve Turancılık, Ege-Sümer-Hitit Anadoluculuğu ve İslâm vurgusu dolaylı olan dar kültür milliyetçiliği tenkitlerinin merkezileştiği alanlardan biri de burasıdır.
Modernleşme döneminin parçalı tarih anlayışındaki tarihi kopuk halkalar halinde algılamak, asr-ı saadete dönüş/tarihi belli bir dönemde dondurmak/tarihi yanlış anlaşılmış ve kötü yaşanmış bir tortular manzumesi olarak değerlendirmek... gibi problemlerin, muhafazakâr-milliyetçi-mütedeyyin (sonra İslâmcı) çevrelerde, Cumhuriyet devri boyunca iniş çıkışlarla birlikte varlıklarını koruduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu çevrelerin tarihe bakışı açısından üzerinde durulması gereken farklılıklardan biri, Osmanlı tarihine olan vurgunun ideolojik ve sembolik anlamlarla yüklü olarak yeniden canlılık kazanması hadisesidir. Bir tür tarihe kısmi dönüş de diyebileceğimiz bu farklılık bir taraftan Osmanlı modernleşmesinin, Osmanlı ve İslâm tarihini giderek daha fazla paranteze alma temayülünün tenkidini içerirken diğer taraftan da Cumhuriyet ideolojisinin tarih ve din alanındaki “devrimci” yönelişlerini, İslâmiyeti ve bunun üzerinden Osmanlı, Selçuklu dönemini perdeleyerek İslâmiyet öncesine uzanma teşebbüslerini, Türk Tarih Tezini tenkit etmeye, geçersiz kılmaya, zayıflatmaya matuftur.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’dan okuduğum ilk eser Kök Tengri’nin Çocukları, İslamiyet öncesi Türk tarihini anlatmaktadır. Ahmet Hoca uzun yıllar Orta Asya’da ve Çin’de araştırmalar yapmıştır. Bu çalışmalarına ek olarak Çince, İngilizce, Rusça, Fransızca ile Kazak ve Kırgız lehçelerini bilmektedir. Ayrıca Kül Tigin Yazıtını Türkçeye çeviren ilk bilim