Ben, herhangi bir tarikatın sözcüsü değilim. Yani, ilân edilecek hazır bir formülüm yok. Derslerimde de, konuşmalarımda da tekrarladığım ve darağacına kadar tekrarlayacağım tek hakikat: her düşünceye saygı.” (Jurnal, 19.11.1964)
“Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Olemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşuyordum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot’un İspanya’sıydı, Emma Bovari’nin yaşadığı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac’ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Votren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda dört bin kere yaşamak.” (Mektuplar, 14.10.1966)
Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman?
+ Bitmeyecek
- Hiç mi?
+ Hiç
- Niyetin kitap olmak mı yani?
+ Hayır
- Ya?
+ İnsan olmak (Orhan Kemal)
Ve İnsan kalabilmek için....
Modern insanlık!!! geçmişi her zaman barbar ve ilkel olarak kabul etmektedir.
Kitap her ne kadar Amerikada geçen Büyük buhran dönemini anlatmış olsada, kitaba evrensellik katan bir özellik çarptı gözüme; Geçmişi, Geleceği ve şuan yaşadığım donemi kitapta bir arada görebiliyor olma.
Küçük toprak sahiplerinin acı bir şekilde topraklarına el koyan ve vatanlarindan ayıran kapitalist sistemi en etkileyici şekilde anlatmış.
Modern toplumlar! kapitalist sistemle dünyada gelmiş geçmiş en barbar toplum durumuna düşmüş durumdalar. Küçük toprak sahiplerine yapılanlar banka sistemleriyle yapılmıştı. Peki bu hikaye tanıdık gelmiyor mu?
Küçük esnaflarımız...
Bankaların faizleri altında ezilen ve günden güne yok olan esnaflar.
Peki kapitalist sistemin şimdiki toplumları dönüştürdüğü modern kölelik sistemi!??
Yönetimlerdeki yolsuzluklar, torpiller toplumu birbirine düşürmek için oynanan oyunlar; ırksal ve etnik kökenler üzerinden yapılmaya çalışılan toplumu ayırma çalışmaları. Halkın bütün bunlari bilmesine rağmen AÇ KALMA korkusundan dolayı susması...
Bence kitaptaki olayların tıpkısını MODERN!!! bir şekilde yaşıyoruz. Kurtuluş yolu var ama bunun için cesaret ve fedakarlık şart... En babar toplum kapitalist toplumdur....
Casy çok konuşurdu. Canımı sıkacak kadar. Ama şimdi onun söylediklerini düşünüyorum da, birer birer aklıma geliyor, bütün söyledikleri. Bir ara kendi ruhunu bulmak için çöle gittiğini, yalnızlığa çekildiğini, sonunda kendisine ait bir ruh bulunmadığını öğrendiğini söylemişti. Büyük bir ruhun, küçük bir parçası olduğunu söylemişti. Çölün bir işe yaramadığını, çünkü bir ruhun öteki ruhlarla birleşmedikçe, bir olmadıkça on para etmeyeceğini söylemişti.
Kitaplardaki hayatların gerçeklik payını sadece acılar, kötülükler ve çirkinliklerde gördüm, oradaki aşkların, mutlulukların, gerçekleşen hayallerin hiçbirini gerçek hayatta göremedim...
Bak, eğer halk birleşirse, bir önder ortaya çıkar. Çıkması gerekir. Başka türlü olamaz... Yani, söz söyleyecek bir adam. Bu adam, daha ağzını açar açmaz onu yakaladıkları gibi kodese atarlar. Başka biri daha çıkarsa, onu da kodese atarlar.
Tom:
— Eh, ne olur, kodeste aç kalmaz ya! dedi.
— İyi ama, çocukları aç kalır. Sen içeride keyif çatarken çocuklarının açlıktan ölmesine gönlün razı olur mu?
Tom:
— Hayır, dedi, olmaz.
— Sonra başka bir şey daha var... Sen kara listenin ne olduğunu biliyor musun?
— O da neymiş?
— Halkı birleşmeye çağırmak için ağzını açarsan ne olduğunu anlarsın. Resmini alırlar, her yana dağıtırlar. Artık sana hiçbir yerde iş vermezler. Hele çocukların da varsa...
Tom kasketini çıkardı, elinde buruşturdu:
— Demek ki, ya verileni kabul edeceğiz, ya da açlıktan öleceğiz? Ses çıkarırsak yine aç kalmaya mahkûmuz