Tanrı karşısında silinmiş, kendi özünden uzaklaşmış, tasavvufçuların deyimi ile tanrıda yok olmuş bir ozan değildir. Tanrıya inanmış bir kimse olarak, soru sormasını bilen, soracağı soruların ölçüsünü kavrayan bir ozandır Yunus Emre. Kıl gibi köpri gerersin geç diyü Gel seni sen tuzağumdan seç diyü Kıl gibi köpriden adem mi geçer Ya düşer ya
Çocukluğun biteceğini bilsek sokaktan eve döner miydik hiç? Küçüleceğini bilsek yüreğimizin neler neler koymazdık içine?
Reklam
Gelse Celâlinden cefa, Veya Cemalinden vefa, İkisi de cana sefa, Lûtfun da hoş, Kahrın da hoş. Yunus Emre
Sayfa 543
Yunus Emre, Batı düşüncesinin özgürlüğe kavuşmaya başlamasından çağlarca önceden şunları söyleyebilmenin tadına varmıştır: İster idüm Allahı bildüm ise ne oldı Ağlarıdum dün-ü gün güldüm ise ne oldı İrenler meydanında yuvarlanur top idüm Pâdişâh çevgânında kaldum ise ne oldı İrenler sohbetünde deste kızıl gül idüm Açıldum ele geldüm soldum ise ne oldı Alimler ulemâlar medresede buldısa Ben harabat içünde buldum ise ne oldı İşit Yunus'ı işit yine delü oldı hoş İrenler ma'nisine taldum ise ne oldı Bu şiir, insan düşüncesinin en olgun bir yemişidir, insanla tanrı arasına konan katı uçurum ortadan kalkıyor, insan kendinde buluyor aradığı tanrıyı. Dışa çıkma, varlığının sınırlarını, aşma gereğini duymuyor bile.
Hoştur bana senden gelen, Ya goncagül yahut diken, Yahut hil'at yahut kefen, Lutfun da hoş, Kahrın da hoş. Yunus Emre
Sayfa 543 - Siraç KitabeviKitabı okudu
Gelse Celalinden cefa, Veya Cemalinden vefa, İkisi de cana sefa, Lutfun da hoş, Kahrında hoş. Yunus Emre
Sayfa 543 - Siraç KitabeviKitabı okudu
Reklam
283 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.