Atatürk'ün İnönü'ye Mektubu
İsmet; büyük adamsın; hassas olduğun kadar his veren adamsın. Sen benim sözlerimi okurken gözlerin yaşarmış ya ben seni okurken hıçkırıklarla ağladığımı söylesem. İnanır mısın!
24 Temmuz 1923
2008 yılında Ankara'ya İsviçre'den çok değerli bir armağan gelir. Lozan Antlaşması'nın üzerinde imzalandığı masa... O masa Ankara'da eski TBMM'de sergilenmektedir. İyi güzel de, tarihimizin en önemli antlaşması olan Lozan'da önemli olan masa mıdır, kalem midir? Masanın nerede olduğunu biliyoruz, peki kalem nerede? İsmet İnönü o kalemi beraberinde Türkiye'ye getirmiştir. Kalem de bizde. İsmet İnönü o kalemi İstanbul Üniversitesi'ne vermiştir. Masa Ankara'da, kalem İstanbul'da. Ama ne yazık ki kalem günümüzde kaybolmuştur. Lozan masası İsviçre tarafından korunmuş ve bize armağan edilmişse de o değerli imzaların atıldığı kaleme biz sahip çıkamadık.
Reklam
Karaoğlan Ecevit..
Barış Yarkadaş babaannesinin Ecevit’e “Karaoğlan” lakabını verdiği günün anılarını anlatıyor bir kitabında; "Şimdi tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım 1972 ya da 73 yılıydı. Türkiye yine zor günlerden geçiyordu. Ekonomi kötüydü. Biz tek çareyi CHP olarak görüyorduk. Birinci eşim Aydın Yarkadaş, Kars'ın Susuz ilçesinde partinin başkanıydı. Ben de CHP Kadın Kollarındaydım. Bir ara Kadın Kolları Başkanlığı da yaptım. Aydın Bey, İsmet Bey'in (İnönü) yakın çalışma arkadaşıydı. İsmet Bey, Kars'a geldiğinde evimize misafir olmuş, çayımızı içmişti. Kendisine saygı duyardık. Sonra dönem değişti. Bülent Ecevit diye bir genç çıktı. İsmet Paşa'nın yerine başkan oldu. O dönem baban da (Rasim Yarkadaş) Bülent Bey'le tanıştı. Birlikte çalışmaya başladılar. Ecevit, genel başkan seçildikten sonra ilk gezisini Kars'a yaptı. Bizim yaşadığımız ilçeye, Susuz'a geldi. O gün, yani Ecevitlerin Susuz'a geldiği gün, Bülent Bey'in yanında Rahşan Hanım da vardı. Kendilerini hep gazetede görmüştük. Ama hiç tanışma fırsatımız olmamıştı. Babam, Ecevitleri köy evimize getirdi. Biz misafirlerimizi karşılamak için kapıya çıktık. Karşımda esmer bir genç gördüm. Birden Bülent Bey'e sarıldım ve 'Bizi bu dar günlerden kurtar ay Karaoğlan' dedim. Yanımızda gazeteciler de vardı. Ertesi günün gazetelerinde, 'Bir kadın Ecevit'e Karaoğlan dedi ve boynuna sarıldı' diye yazdılar.”
Bir İktidar Dili Oluşturmak:Dil Devrimi Türkiye’nin ilim, fikir, sanat, edebiyat ve kültür meselelerinin temelinde dille ilgili zorlayıcı değişimin olduğunu görmezden gelmememiz gerekiyor. Türkçenin binlerce yıllık seyri 20. yüzyılda harf inkılâbı ve dil devrimi ile değiştirilmek istendi. Binlerce yıldır kendi yatağında akan, zaman içinde
Nice 100. Yıllara
Atatürk, 1937 yılında tüm mal varlığını Türk Milletine bağışlama kararı aldığında, İsmet İnönü tarafından kendisine TBMM adına bir teşekkür mektubu gönderilir. Bu mektuba Atatürk; “ Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk Milletine canımı vereceğim..” diye cevap verir. Canından çok sevdiği vatanı için her şeyini feda eden, 20. Yüzyılın en büyük liderinin milletine en anlamlı hediyesi olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun, daim olsun...🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Atatürk ile Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen'in Bir Anısı Yıl 1934. Atatürk yaverlerinden biriyle Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen'e bir mektup ve iki çocuk yollar. Mektupta "Yaverimle size iki fakir ve kimsesiz çocuğu gönderiyorum. Uygun göreceğiniz bir liseye bu çocukların parasız yatılı kaydını yaptırın" yazıyordur. Bakan ortaöğretim genel müdürünü yanına çağırır ve yapılması gerekenleri anlatır. İki çocuğu Haydarpaşa Lisesine "paralı yatılı" olarak kaydetmesini söyler. Makbuzlara da Atatürk'ün adını yazmasını ister. Müdür, çocukları kaydeder ve 3 yıllık makbuzu da bakana getirir. Bakan makbuzları inceledikten sonra Atatürk'e kısa bir mektup yazar. Mektupta şöyle yazar: "Yaverbey ile göndermiş olduğunuz 2 çocuk hakkındaki emirlerinizi aldım. Ancak arkasında ülkenin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul edemezdim. Bu nedenle onları paralı kaydettim. Makbuzu da ekte takdim etmekteyim." Bu mektubu okuyan Atatürk, İsmet İnönü'ye "Bak, senin bakanın bana ne yaptı!" diyerek ve keyiflenerek olayı anlatır. İsmet İnönü özür dilemek ister ama Atatürk sözünü keser "Tam aksine çok memnun oldum. Keşke her devlet adamımız bu medeni cesarete sahip olsa" der. Kaynak: Bu anıyı Yüksek Mimar H. Rahmi Özmen, amcası Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen'den dinlemiştir. 15.08.1985'te bir mektupla bu anıyı gazeteci Vahap Okay'a yazar. Okay da 15.09.1985 tarihinden Kolay İlan gazetesinde bu anıyı yayımlar.
Reklam
107 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.