Ancak PKK'nın kurucu kadrosunun kripto Ermeniler'den oluştuğunu ve Türkiye'den koparmaya çalıştığı toprakların İsrail'in vaad edilmiş topraklar projesinin kuzey sınırlarını oluşturduğunu biliyoruz.
En çarpıcı özellik, İslami olan her şeyi șiddet, terör ve gaddarlıkla ilişkilendiren indirgemeci görüştü.
Sayfa 151 - Nika YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Sadece Amerikan iktidarına minnettar bir İsrail hayatta kalabilirdi.
Gazeteci Semanur Sönmez
İsrail, Gazze halkını öldürmediği sürece ne madden ne de manen yaşamdan koparamıyor. “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmak” sözü burada hayat buluyor. Çocuklar sokakta savaş oyunları oynuyor, genç kızlar cep telefonlarına renkli/süslü kılıflar takıyor. Pazarlar kuruluyor, esnaf dükkânını sabahın erken saatlerinde açıyor. Ambargoya, ablukaya inat yaşama andı içmiş gibi bütün Gazzeliler. Yokluğun, yoksulluğun içinde mağrur bir toplumsal direniş gösterisi izliyorum sanki. İnsanı şaşırtan, yutkunduran, hayran bırakan bir gösteri…
Sayfa 215 - Beyan Yayınları, Şubat 2024Kitabı okudu
Sömürgeci ve faşist Irak yönetiminin Güney Kürdistan'da Halepçe'de kimyasal silahlar kullanması, 17 Mart 1988 tarihine rastlanmaktadır. İslam Konferansı zirvesinin Kuveyt'te toplanması ise 20 Mart 1988'dir. İslam Konferansı Zirvesi, Afganistan sorunundan Filistin sorununa, İran - Irak savaşından Bulgaristan' daki Türk toplumu olma özellikleri baskı altında tutulan Türkler sorununa kadar her şeyi ince ince tartışmış, kararlar almıştır. Fakat Kürdlere karşı soykırım uygulaması gündeme gelmemiştir, bu soykırım konuşulmamıştır. Afganistan'daki varlığından dolayı Sovyetler Birliği kınanıyor, Filistinlilere uyguladığı terör politikasından dolayı İsrail kınanıyor, Bulgaristan'daki Türklerin isimlerini değiştirdiğinden ve onları Bulgarlaştırmaya çalıştığından dolayı Bulgaristan kınanıyor. Fakat beş binin üzerinde çocuk, kadın, yaşlı Kürd insanını bir çırpıda soykırıma uğratan, on binlercesini ağır yaralayan Saddam Hüseyin rejimini kınamak, soykırım eylemini konuşmak kimsenin aklına gelmiyor.
İşgalin hemen başlangıcından itibaren Filistinlilere iki seçenek verildi: Çok uzun bir süre için devasa bir hapishaneye kalıcı olarak kapatılma gerçekliğini kabul etmek ya da Ortadoğu'nun en güçlü ordusuna meydan okumak. Filistinliler -1987, 2000, 2006, 2012, 2014 ve 2016'da yaptıkları gibi- direndiklerinde geleneksel bir ordunun askerleri ve birlikleri gibi hedef alındılar. Bu nedenle köyler ve kasabalar, askeri üslermiş gibi, bombalandı ve silahsız sivil nüfusa, savaş alanındakdi bir ordu gibi ates açıldı.
Sayfa 126 - Nika YayıneviKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.