Öncelikle 1912 kışının kargaşalıklarından söz etmeliyim. Ulusal kriz korkunç bir tüketim düşüklüğüne yol açmıştı. İşsiz ve parasız kitleler alışveriş yapamıyordu. Üstelik plütokrasinin elinde de görülmemiş derecede bol bir üretim artığı belası vardı. Bunu dışarıya satmak zorundaydı ve dev girişimlerine para bulabilmek için kaynaklara gereksinimi vardı. Bu üretim artığını dünya piyasasına satmak için gösterdiği cüretkarca gayret, Almanya'yla arasının açılmasının nedeni oldu. Ekonomik çatışmaların ardından silahlı çatışmalar gelir, bu kez de öyle oldu. Alman Şansölyesi savaşa hazır olduğunu ilan etti ve Birleşik Devletler de süratle, hazırlıklarını tamamladılar. Gökte uğursuz savaş bulutları toplanıyordu. Yeryüzü bir dünya felaketine sahne olacaktı. Çünkü bütün dünya buhranlara sahne oluyor, her ülkede işçi olayları patlak veriyor, çıkar çatışmaları her geçen gün yeni boyutlara erişiyordu; her yerde orta sınıflar çöküp, işsizler ordusu çığ gibi büyüyor, toplumsal bir devrimin uğultusu duyuluyordu.
Sayfa 174
özgürleşmeyi bir yana bırakın, basit bir ücret sınırında bile kapitalist efendi karşısında takla atan işçi, toplumsal çokluklara karşı artık efendisinin sistematiğinin bir uşağıdır. hele işsizler ordusu çığ gibi büyürken, konumu güvencede olan bir işçi aynen devlet memuru kadar belki de ondan daha fazla kendini güvencede sayar.
Reklam
Eğitimli işsizler ordusu
Bir insanı, sonrasında uygulama sahası bulamayacağı bilgilerle donatmak, ondan bir asi yaratmanın en kesin yoludur.
19.yy başlarında YorkShire
Sefaleti nefret yaratır. Bu işsizler ordusu, ekmeklerini ellerinden aldığına inandıkları makinelerden, bu makinelerin durduğu binalardan , bu binaların sahibi olan tüccarlardan nefret ediyorlardı.
Çünkü çığ gibi büyüyen işsizler ordusu, aynı işi daha ucuza yapmaya hazır kitleler demektir. Böylece ücretler de boğaz tokluğu düzeyine kadar inecektir.
Sayfa 235 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Yorgunum anla halimden konuşmam dilsizim kötü bir yönetimin ceheneme çevirdiği eskiden güzel bir ülke gibiyim. Roma değilim ya da İskandinavya hiç değil sokaklarım işsizler ordusu ben söylemiyorum sen anla gelmeyen cevapsız sorular ile avunuyorum bugünü sorma bilmiyorum.
Reklam
(…) ne bekliyodun bu gençlikten? Ne verdik onlara? İnanç mı? Bir baltaya sap olmanın erdemlerini mi? Sen ne diyorsun yahu, çocuklar önlerindeki örnekleri gördüler, diplomalı işsizler ordusu. Sen onu benim külahıma anlat. Ne ideali? Hangi umudu verdik. Umutsuzluk insanı her yere götürür. Evet, tabii, intihara bile.
Sayfa 49 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Kabul, senin dediğin olsun, bildikle­ri de yanlış olabilir. Ama onları tümden mahkum edemezsin. Bir kez düşün, ne bekliyodun bu gençlikten? Ne verdik onla­ra? İnanç mı? Bir baltaya sap olmanın erdemlerini mi? Sen ne diyorsun yahu, çocuklar önlerindeki örnekleri gördüler, diplo­malı işsizler ordusu. Sen onu benim külahıma anlat. Ne ideali? Hangi umudu verdik. Umutsuzluk insanı her yere götürür. Evet, tabii, intihara bile...
Sayfa 49 - Sel YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar için yeterli işten çok daha fazla çalışacak insan olduğunda az para karşılığında çok çalışma, açlık sınırında ücretler, işsizler ordusu, evsiz ve bark­sızların olması kaçınılmazdır.
Sayfa 170Kitabı okudu
"İşçinin emeğiyle yaratılan sermaye, küçük işletme sahiplerini batırarak ve işsizler ordusu yaratarak işçiyi ezer."
Yordam kitapKitabı okudu
Reklam
Üretim, kullanım için değil, kâr için sürdürülmektedir. Çalışabilecek ve çalışmayı arzu eden herkesin iş bulma durumunda olduğuna dair bir koşul yoktur. Neredeyse daima bir ‘işsizler ordusu’ mevcut olmuştur. Emekçi, sürekli işini kaybetme korkusu taşır. Đşsizler ve düşük ücretli işçiler kârlı bir pazar oluşturmadıkları için, tüketim mallarının üretimi kısıtlanır/sınırlanır ve sonuç büyük zorluklardır. Teknolojik gelişmeler, herkes için iş yükünü azaltmaktan ziyade, büyük oranda işsizliğe yol açmaktadır. Kapitalistler arasındaki rekabetle de bağlantılı olarak, kâr güdüsü, şiddetli (ekonomik) durgunluklara/çöküşlere yol açan sermayenin kullanımı ve birikiminde istikrarsızlıkların nedenidir. Sınırlandırılmamış rekabet, korkunç (miktarda) bir emek israfına ve yukarıda söz ettiğim bireylerin sosyal bilincinin bozulmasına yol açmaktadır. -Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N.
158 syf.
·
Puan vermedi
Yol
Yol
, London'un gençlik günlerini anlattığı özyaşamsal bir kitabıdır. Yol'u önemli kılan özellik, 1893'deki ekonomik bunalım döneminde ABD'de oluşturulan “İşsizler Ordusu” adlı yürüyüşlerin ilk elden tanıklıklarını aktarmasıdır. Kitap, yazarın diğer kitapları gibi beni etkilemedi. Okurken sıkıldığımı eklemek isterim. Akıcı bir şekilde ilerlemedi kitap. Okurken kopukluklar yaşadım. Anlamamı biraz zorlaştırdı. Büyük beklentiler altında bu kitabı okumaya başlamanızı tavsiye etmiyorum.
Yol
YolJack London · Kapra Yayıncılık · 20202,771 okunma
Zor günler yaşanıyor, sonsuz bir işsizler ordusu giderek büyüyor.
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.