Bir kitabin son 50, 60 hatta 20 sayfasinda anlaşilmasina alişkinsindir aslinda.. bazilari ne olup bitmeden çözülverir mesela.. işte öyle bir tat, öyle bir ferahlik.. sen farkinda olmadan karakterleri öyle bir işlemiştir ki yazar hepsini çoktan tanimişsindir.. sonunda tek tek köşelerinden çikip sahnede salinirken hic yabancilik çekmez, acaba kimdi diye arka sayfalarda aramazsin.. eski bir dost edasi ile gelir selamini verdikten sonra hikayedeki yerini alir.. sen o uzun ve bir o kadar da başarili betimlemelerin içinde gezinirken yazar seni onlarla çoktan hemhal eylemistir ama sen kurulan arkadaşliğin tadını ancak sona yaklaşinca anlarsin... Selam olsun içteki 'Suskunlar'a...