İlçenin tek kırtasiyesinde Kürtçe-Türkçe sözlük var mı diye sorduğumdaysa,”Otuz yıldır bu dükkanı işletiyorum. İlk defa biri bunu soruyor” yanıtını alıyordum. Oysa önünde, İstanbul Life’ın eski sayıları ve kapaklarında, onlara bakanlardan bambaşka yüzlerin sıralandığı bir tezgahı bile vardı. Ama sözlük yoktu. Demek ki anlaşmamak için anlaşmıştık. Sorun yok. Nasıl olsa Midyatlı Doğubayazıtlı‘yı, Harranlı da Cizreli’yi anlamıyordu. Sorun yok. Hiçbir sorun yok. Nasıl olsa geberip gideceğiz. Sözlüğe ne gerek var?
"II.Abdülhamid Han'ın İstanbul'da padişah olmasa milyarder olacak derecede ince bir marangoz olduğu, dizaynının, yani tersiminin rakipsiz olduğu çok açıktır."