Herkes ne diyecekmiş? Herkes kim? İnsanlar değil mi? Bu insanlar fazileti hep başkasında sevenler, fazileti işleyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman seven değiller midirler?
Sayfa 202·Kitabı okuyor
Benim asıl evim İstanbul değil, sizin yanınız...
Sayfa 147
Reklam
AKP'nin abisi DP
Demokratlar karşıtlarıyla, karşıt basınla uğraşıyor. Kırşehir'i ilçe yaptılar, Osman Bölükbaşı'nı yeniden içeri tıktılar ama yurt sorunları kalıyor. Kayseri'de, Uşak'ta, Topkapı'da İsmet Paşa'nın yolunu kesiyor, Kasım Gülek'i, Metin Toker'i, daha başka gazetecileri cezaevi ne tıkıyorlar, olayları yazıp halka duyurmasın diye gazetelere yayın yasağı koyuyorlar, gazetelerin yarı yeri beyaz çıkıyor ama Şavşatlı kadının çalınan öküzü bulunmuyor. Ankara, İstanbul gibi şehirlerde sıkıyönetim, sürekli yönetime döndü; yurdun yönetimi bir belirsizliğe doğru gidiyor, ne yana dönecek kimse bilmiyor; devlet hazinesini soyanlar çoğaldı; üç beş lira çalan yakalanıyor, ama üç milyon, beş milyon çalanın ardına düşülmüyor, yakasına yapışılmıyor. Büyük hırsızların arkası büyük oluyor.
Menderes'in savcıları Fakir Dede'yi kuşatmış
Tam o günlerde İstanbul savcılığından Konya savcılığına bir yazı yazılmış. Eve "celp" getirdiler. Gazete ev adresimi almıştı ne olur, ne olmaz. Celpte niçin çağırdıkları yazılı: "Suçun türü: Müstehcen yayın!" İşlendiği tarih gösterilmiş. Bakmadan bildim. Karataş'ın ağzı bozuk muhtarı, Kara Bayram'a, "Bundan sonra ayağını denk al!" anlamına bir fıkra söylüyor ya: "Nasıl olsa sende delik iki. Ne yana dönsen biri bizden yana!" Bu fıkradan kovuşturma açılmış. Cevat Fehmi'nin dediğine vardı iş. Cumhuriyet de benimle birlikte suçlanıyor.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.