İstanbul Kuşatmaları
Doğuda ve batıda birçok savaş yapan Bayezid Han, İstanbul'u fethetmek fikrinden asla vazgeçmedi.
Sayfa 118 - Timaş
·
Puan vermedi
Ordusunun Başında: Zamanın İskender’i, Şarkın Sultanı
Ordusunun Başında: Zamanın İskender’i, Şarkın Sultanı           ༄ ༄ ༄ Devlet yönetim mekanizmaları çağın ihtiyaç ve gereksinimlerini bir kaşif gibi keşfedip cevap vermelidir. Yöneten ile yönetilen karşılıklı çıkar ilişkileri bir denge haline getirilip istikrarlı bir ilişki kurulmalıdır. Güçlü devlet ile güçlü toplum birbirini
4. Murad: Şarkın Sultanı
4. Murad: Şarkın SultanıAbdülkadir Özcan · Kroniik Kitap · 2016242 okunma
Reklam
İlk defa 7. yüzyılın son çeyreğinde Arapların İstanbul'u kuşatmaları 674-78 sırasında Bizans donanması tarafından kullanılan bu yeni silahın yapılış formülü ve kullanış tarzı yüzyıllar boyunca devletin en gizli sırrı olarak saklandı.
Sayfa 293 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
İstanbul
Bin yılı çeşitli kavimlerin saldırıları ve kuşatmaları ile korku içinde ve kalın duvarları içine kapanmış olarak geçiren İstanbul, sınırlarını uzak diyarlarda sağlam ordularla koruyan, yeni, taze ve güçlü bir devletin taht şehri olarak, önce bir rahata kavuşmuştur. Sonra da görkemli bir imara.
400 syf.
6/10 puan verdi
Zor Bitti.....
Gerçek olaylar üzerine kurulu romanlarda işin kurgu kısmı olmadığı zaman, bu romanı da olumsuz etkiliyor. Çok üretken bir yazar olan İskender Pala'nın bu romanında bilmediğiniz bir çok olayı öğrenebiliyorsunuz. Kesinlikle çok önemli bir araştırmanın ürünü, örneğin Arapların bundan sonra da 3 defa daha İstanbul'u kuşatmaları, dört halinden sonra halife olan ve bir çok olumsuz olaya adı karışan Muaviye ve oğlu Yezid'in bu kuşatmalara katılması vb. Hz Muhammet ve Ebu Eyyüp arasındaki ilişki güzel anlatılsa da (ki romanın en güzel kısımları burası idi), Hz.Muhammet'in vefatından sonra geçen ve kuşatma dönemindeki kurgusal bölümler çok sıkıcı idi. Bir kaç kez romanı bırakma girişimim, "haydi bir umut" diyerek gerçekleşmedi ama doğrusu zor bitti. Kesinlikle İskender Pala'nın ilk okunacak kitabı değil. Özellikle Pala'nın külliyatını neredeyse bitirecek biri olarak ki (artık bunu söylemeye hakkım vardır sanırım) bana çok zorlama geldi.
Mihmandar
Mihmandarİskender Pala · Kapı Yayınları · 202011,6bin okunma
Abdülkadir Özcan: Hatta İstanbul kuşatmaları sırasında II. Mehmed'i devşirme kökenli vezirlerin desteklediğini hatırlayalım. II. Murad döneminde Evrenosoğulları ve Mihaloğulları gibi sınır boylarında görevli, güçlü akıncı aileleri bazen merkeze kafa tutabiliyordu. Türk asıllı güçlü bir vezir ya da kişi hanedana rakip olabilirdi. Hanedanlık için en büyük tehlike budur. Dolayısıyla Fatih, fetih sonrasında Çandarlı ailesine o darbeyi vurduktan sonra Karamani Mehmed Paşa ve Piri Mehmed Paşa gibi istisnalar varsa bile genellikle devşirme paşaları tercih etti. Fatih'in bu yaklaşımının sebebi hanedanın, yani devletin bekasıydı.
Sayfa 163 - KronikKitabı okudu
Reklam
İSTANBUL UN ESKİ ÇAĞLARDAKİ KUŞATMALARI
İstanbul, dünyanın en seçkin idare merkezi olmaya layık olduğundan, öteden beri milletlerin, hükümdarların dikkati ni çekmiş ve çeşitli tarihlerde birçok milletin hücumuna uğramış, yirmi dokuz kere kuşatılmıştır. Şehir on yedi kez Traklar, kadim İranlılar, Turanîler, Latinler, Avarlar gibi gayri müslim milletler tarafından kuşatıldığı gibi, yedi defa da müslüman Araplar ve beş kere de müslüman Türkler tarafından muhasara olunmuştur.
Sayfa 25 - SemerkandKitabı okudu
Seyahatname Ciltler: Seyahatine dair bıraktığı 10 ciltlik Seyahatname'nin konuları şu şekildedir. I. Cilt: İstanbul ve civarı Eserin birinci cildinde İstanbul'un târihi, kuşatmaları ve fethi, İstanbul'daki mübârek makamlar, câmiler, Sultan Süleyman Kânunnâmesi, Anadolu ve Rumeli'nin mülkî taksimâtı, çeşitli kimselerin yaptırdığı câmi, medrese,
1563'te Açe'nin Müslüman hükümdarı Portekizlilere karşı yardım istemek üzere İstanbul' a bir elçi göndermiş ve ikna edebilmek amacıyla talebinin ardından eğer Osmanlılar yardıma gelirse bölgedeki bazı gayrimüslim hükümdarların da Müslüman olacaklarını söylemiştir. Ancak Osmanlılar Malta ile Macaristan'daki Zigetvar kuşatmaları ve Kanuni Sultan Süleyman'ın vefatı gibi daha önemli meselelerle meşguldü. İki yıllık gecikmenin ardından silah ve erzak taşıyan kadırga ve diğer gemilerden oluşan 19 parçalık bir donanma kuşatma altındaki Açelilere yardım etmek için toparlanmıştı.
Eserin aslı on ciltten oluşmaktadır. Ayrıca İstanbul kütüphanelerinde beş ayrı yazma nüshası vardır. Seyahatname’nin içeriği ise sırasıyla şöyledir: Birinci Cilt: İstanbul. İstanbul’un tarihi, kuşatmaları ve fethi; İstanbul’daki mübarek makamlar, camiler, Sultan Süleyman Kanunnamesi, çeşitli kimseler tarafından yapılan cami, medrese, mescit,
Reklam
İstanbul Kuşatmaları
"Araplar denediler ve başaramadılar. Surlarımızın dibine kadar geldiler ve gözümüzün önünde öldüler, giderken de develerini yediler. Bulgarlar ve Peçenekler de, tanrı onların hepsini çürütsün, gelip gittiler, onlar gibi düşünen daha pek çokları da öyle. Bugün bile bu sona ermedi. Hepsi bu şehri istiyor."
Osman Gazi’nin Fatih’e Devrettiği Bayrak Osmanlı Devleti’nin banisi Osmanoğulları sülalesi, Oğuz Türklerinin Kayı boyuna mensuptur. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Alâeddin Keykubad devrinde (1220–1237), Ertuğrul Gazi önderliğinde Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Kayılar, Anadolu Selçuklu Devleti’ne yaptıkları hizmetlere karşılık olarak,
Osman Gazi’nin Fatih’e Devrettiği Bayrak Osmanlı Devleti’nin banisi Osmanoğulları sülalesi, Oğuz Türklerinin Kayı boyuna mensuptur. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Alâeddin Keykubad devrinde (1220–1237), Ertuğrul Gazi önderliğinde Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Kayılar, Anadolu Selçuklu Devleti’ne yaptıkları hizmetlere karşılık olarak,
Açık Unutulan Kapı
Hikayeye göre, bir huruç harekatı için surları terk eden Bi­zans askerleri geri döndüklerinde kapıyı sürgülemeyi unuturlar. O sırada Osmanlılar Edirnekapı'dan şehre girmeye çalışıyor, ancak bunu başaramıyorlardı. Osmanlı askerinin şehre girişi işte bu açık unutulan Kerkoporta'dan gerçekleşmişti; genel taarruzun yarattığı keşmekeş esnasında buradan sızan ufak Osmanlı birliği­ ni kimse fark etmeyecekti. Peki, bu hikaye doğru mu? Ne yazık ki, hayır! İster Osman­lı ister Bizanslı ister Katolik olsunlar, kuşatmanın şahitlerinin hiçbiri açık bir kapıdan bahsetmiyor. Bu kitsch hikayeye sade­ce Dukas'ın eserinde rastlıyoruz; ancak, o da kuşatma esnasında İstanbul'da değildi. Kısacası, fethin üzerinden zaman geçtikten sonra halk arasında yayılmış bir efsaneyi aktarıyor ya da edebi bir motifi tekrarlıyor olabilir ki, Emecen, Dukas'ın anlattıklarıy­la Arap kuşatmaları sırasında geçen bir başka "açık kapı" hikayesi arasındaki benzerliğe de dikkat çekmiştir.
Sayfa 207Kitabı okudu