1 Ağustos 1935 günü Sinan'ın Süleymaniye Camii'nin yanındaki mezarı Atatürk'ün direktifiyle Türk Tarih Kurumu'ndan bir heyetin huzurunda açılır. İskelet büyük oranda bozulmuştur (bazı gazetelerse sağlam çıktığını yazar). Kafatası yassı-geniş (brakisefal)çıkarsa 'Türk', uzun (dolikosefal) çıkarsa 'öteki'
Merhaba kitapseverler
#Kurtgecesiimparatoryum#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#alıntı
"Türkler, yanlış yapanı asla affetmezler."
"Adaletin en kötüsü geç tecelli edendir, sonunda hüküm isabetli olsada geciken adalet zulümdür "
(Orhan Gazi)
"Vatan için ölmek de var, fakat borcun yasamaktır."
( Tevfik Fikret)
Dünyada sadece İstanbul boğazının derinlerinde bulunan Toryum değerli bir madenimiz.
Uzun zaman önce Isparta uçak kazasını duymayanımız varmıdır? yoktur sanırım. Bu kitapta uçak kazasını bizlere anlatıyor...
Türkiye'de Toryum ile ilgili sayısız araştırmalar ve makaleleri olan Prof. Dr. Engin Arık ve beş akademisyen arkadaşlarınında içinde bulunduğu ,57 kişininde yaşamını kaybettiği uçak kazası.
Bu uçak kazası kazamıydı yoksa suikast mıydı ?
Bu kadar önemli bir Toryum' un peşinde olanlar?
İç ve dış güçler,hain planlar ,akla hayale sığmayan pis oyunlar?
Bu da olamaz ,yok artık diyeceğim okadar şeyler varmış ki neyse sizde benim gibi öğrenmek isteyenlere önerim olsun. Sağlıcakla, kitapla kalın!!!
Türbe'deki Yeni Şark kahvesinde Yahya Kemal'in masasına rahmetli Süleyman Nazif de sık sık gelirdi. O civarda gazetesini çıkaran Rauf Ahmed Hotinli'yi de ilk defa orada tanıdık. Bu kahveye daha ziyade Hilmi Ziya ile beraber giderdik. Süleyman Nazif'i daha evvel Darülfünun'da verdiği Piyer Loti konferansında, bir de Yüksek
"İtalyan ailelerinin Noel akşamları hep birlikte toplanıp oynadıkları bir Napoli oyunu olan tombala, pek çok yılbaşı töreni ve alışkanlığı gibi, Atatürk'ün takvim reformundan sonra Levantene ve İtalyan ailelerden İstanbul'a yayılmış, kısa sürede evlerde yılbaşı gecesi eğlencelerinin vazgeçilmez bir parçası olmuştu"
Neşeli ve aydınlık sabahların şehri olmayı ne kadar istese de, yine de bir yanı karanlıktı. Kimselerin bilmediği, göremediği ve hissedemediği bir karanlık yanı vardı İstanbul'un.
Buraya gelin arabaları gelmez ya! Elbette cankurtaran gelip ağır yaralıları taşıyacak. Hastalar gelecek. Can çekişen yaralıları taşıyan sedyeler girecek bu kapıdan. Ve hıçkıra hıçkıra, ağlamaktan katıla katıla feryat eden matemliler çıkacak bu kapıdan!
Evet, bu kapı hastane kapısıdır. Bu kapının eşiğinden içeri atlayan insanlar arasında ne cins ne mezhep ne itikat ne millet ne de sınıf farkı kalır.