241 syf.
·
Not rated
Ne yazsa okurum dediğim yazarlardan
Vedat
Vedat
Genimdeki Yabancı yazarın okuduğum dördüncü kitabı , her kitap birbirinden çok farklı her kurgu müthiş bir zeka ürünü. Kaleme hayran olmamak mümkün değil o yüzden yazar yazdığı müddetçe ben okumaya devam edeceğim.  Kahramanımız hayata çöp tenekesinin içinde organları tam olarak gelişmemiş küçücük bir bebek olarak başlar. Bulunduğunda tedavisini yapan doktor ismini ‘’Destan ‘’ koyar, hayata inat tutunup destan yazdığı için. Çocukluğu yetiştirme yurdunda geçmiş otuzlu yaşlarda oldukça varlıklı bir yazar olan Destan’ın düzenli olarak hayat kadınları ile para karşılığında sohbet etmek gibi bir olayı var.  Yine böyle bir sohbette yıllardır aradığı yurt arkadaşına ulaşır. İşte bütün hikaye bundan sonra başlıyor ve bizler de Destan’ın sırlarla dolu hayatına tanıklık ediyoruz, Destanın genindeki yabancıyı tanıyoruz ve tabiki  yazarın sürprizleriyle ters köşe oluyoruz. Daha fazla detay vermeden şiddetle tavsiye ediyorum artık ne yazsam fazla bilgi içerebilir ve  okuyacaklar için kitabın heyecanını kaçırmak istemem. Vedat beyin tüm kitaplarını okumanızı ısrarla tavsiye ederim dediğim gibi her kitabı ayrı bir dünya, hangisini çok sevdin deseniz ayırmak da zorlanıyorum ama illa birini seç derseniz "Kimliksiz" derim Bu vesile ile yazarın kalemi ile tanışmama sebep olan, okumalısın diye tavsiye eden canım adaşım
Özlem
Özlem
ne teşekkür ederim.
Vedat
Vedat
@lunayayinlari #genimdekiyabancı #lunayayınları #roman #vedatakyolkitapları
Genimdeki Yabancı
Genimdeki YabancıVedat Akyol · Luna Yayınları · 202223 okunma
Her zaman kapı üzerinde bir şey hatırlanır ve konuşulurdu. İnsanın doğasında vardı. Ne zaman bir kapıdan geçilse ya akla bir şey gelir ya da akıldaki unutulurdu. Mesela oturma odasında mutfağa gidildiğinde bir anda mutfağın ortasında öylece kalakalınır ve niye mutfakta olduğunu unuturdu insan... Çünkü bir kapıdan geçilir, hatta ne unuttuğunu hatırlamak için aynı kapıdan tekrar oturma odasına gidilirdi. Bu hareketle unutulan şeyin hatırlanacağı düşünülürdü. İnsan beyni ve kapı arasında böyle gizemli bir ilişki vardır işte. O nedenle ne zaman bir kapı görsek ya unuturuz ya da hatırlarız.
Reklam
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 18 hours
Ya O Ölmeseydi?
İkinci dünya savaşı ile ilgili çok şey duymuşsunuzdur. Kimileri gözlerin bile inkar edemeyeceği hakikat iken birçoğu da akıl sınırlarını zorlayacak kadar hayal ürünüdür. İkinci cihan harbinde yaşananlar yakın geçmişimizin trajik olaylarına sahip olmuştur. Bu da birçok farklı okur kitlesinin merakını cezbediyor. Okuduğum grafik roman elbette ikinci cihan harbini bizlere farklı bir perspektiften sunuyor. Aslına bakarsanız, tarihi bir grafik roman değil elbette. Birçok şey tarihi detaylara sahip olmakla beraber çoğu kurgudan ibaret. İlk defa dünya savaşı ile ilgili bir grafik roman okudum. Değişik bir tecrübe oldu benim için. Grafik roman, özellikle Hitler Almanya’sı üzerine ağırlık vermiş, en azından bu başlangıç cildinde öyle. O yüzden çok sayıda Almanca kelimeye maruz kalıyorsunuz. Hatta birçok yerde ipin ucunu kaçırdığımı düşünüyorum, zira daha önce hiç Almanca kelimler ile karşılaşmadım, bu da beni yordu. Niçin bunu söylüyorum? Çünkü bu Almanca unvanlar veya diğer kelimler çok karmaşıklaşabiliyor. Neyse en azından ben böyle tuhaf bir durum yaşadım. Grafik romanın konusuna gelirsek; başta dediğim gibi bana çok ilginç geldi. Savaş görselleri, tayyarelerin manevraları, patlayan bombalar, Nazi zulmü vs bence okuru tatmin edecek türden. Olaylar gerçek dünya savaşından sonrasına odaklanmış. 1946’da Hitler’in yaralı olarak kurtulduğunu düşünün. İşte olaylar bunun seyrinde devam ediyor. Grafik roman ebatları diğer normal çizgi romanlara göre büyük. 1. Hamur baskıya sahip, bu yüzden kuşe kağıttan sonra en tatmin edici baskı.
Wunderwaffen - Cilt 1
Wunderwaffen - Cilt 1
Wunderwaffen - Cilt 1
Wunderwaffen - Cilt 1Kolektif · Alfa Yayınları · 202313 okunma
Varlık ,hiçlik , ölüm
Benim Ölümüm [Ma mort] Ölüm, “duvar”ın öte yanındakilerden olduğu için hiçbir şekilde insani olmayan şey gibi görünürken, sonra bir anda bambaşka bir bakış açısından düşünülmeye, insan yaşamının bir olayı gibi ele alınmaya başlandı. Bu değişiklik çok açık bir biçimde anlaşılır: ölüm bir terimdir ve her terim (ister sonuç, ister başlangıç terimi
-Rio, kendimi bazen çok garip hissediyorum. Hatırlar mısın? Eskiden okuduğumuz bir yazar vardı: Jacques Rigaut. Ne diyordu biliyor musun bir cümlesinde? "Bazen elimi yüzüme götürdüğümde bir burun, bir göz, bir ağız bulamamaktan korkuyorum." İşte böyle söylüyordu kitabında. O zamanlar benim için hiçbir şey ifade etmiyordu bu cümle. Ama şimdi bazen ben de korkuyorum yüzümü bulamamaktan. Hayatta sadece seni tanıyormuşum gibi geliyor. Sadece Rio'yu. Bazen başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum. Âşık olduğum insandan başka hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum bazen. Bu duygudan da korkuyorum. Hem de çok..
Sayfa 175 - Doğan KitapKitabı okudu
- Bir sigaran var mı? İşte böyle başladı. Her şey bu üç kelimeyle başladı. Bir sigaran var mı? Yok, diyebilirdi. Belki de hiç yanıt vermemeliydi. Kalın dudakların arasından çıkan kelimeleri daha iyi dinlemeliydi. Aslında o gün Zargana Koma'dan bir sigara istememişti. Bir hayatın var mı, diye sormuştu belki de. Ve o, evet demişti. Sana verebileceğim bir hayatım var..
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.