İnsan olmak çok zor, evlat olmak, çocuk olmak daha da zor. Bir çocuğun yaşayabileceği en travmatik olayı anlatan Miras, seçemediğimiz biyolojik ailelerimizin bize yüklediği ve baş başa bıraktığı mirastan söz ediyor aslında.
Okumadan evvel kitabın konusunu az çok tahmin edebiliyordum, bu sebeple bu konuda bir şok yaşamadım ama olayların nasıl çözümleneceğini merak ederek ve bu travmatik olayı pek çok farklı insanın gözünden değerlendirmeye fırsat bularak okudum. Çünkü ana karakterimiz öyle soğukkanlı anlatıyor ki yaşananları sizin vicdanınıza oynamıyor, duygularınızı kanırtmaya çalışmak gibi bir amacı da yok. Çok zeki ve herkesin gözünden bu yaşananları yorumluyor. Tabi siz de ona eşlik edip her biriyle empati yapmaya çalışıyorsunuz. Ama bahsedilen bu travmatik olay, nereden baksanız elinizde kalır.
Bir anne-babanın çocuğuna bırakabileceği en büyük miras doyasıya yaşanmış bir çocukluk yaşatmaktır bence. İnsan acıları, ihanetleri, sevgisizliği başkaları aracılığıyla elbette yaşıyor hayatta ama bunları önce ailede tatması geri dönülemez etkiler bırakıyor işte.
Parasızlık, başka maddi zorluklar, eksilikler telafi edilebilir şeyler. Telafi edilemese dahi insanı olgunlaştıran şeyler ama sevgisizlik öyle değil. İnsanın büyüyüp evlenip torununa bakacak yaşa geldiğinde bile aşamayacağı tek şey o sevgisizlik. Doğru sevgiyi önce ailede öğrenmek kadar kıymetli şey yok.