İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
"... kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz."
Sis yayıncılıkKitabı okudu
İnsanların hayvanlık ve cehalet devirlerinde ortaya çıkardıkları kelimelere ruh vere vere, bunları düş renkleri ile süsleye süsleye bir duygu zinciri meydana getirmişlerdir ki bunlar, binlerce yıldır tekrarlayarak miras yoluyla bize kadar gelmiştir. Biz de gerçek olarak “vücut bakımından hiç” ve “bilgi bakımından utanç” duygusundan oluşan bu zincir ile hiçbir özelliği, hiçbir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit çeşit gönül aldatıcı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 102Kitabı okudu
Kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 86 - epubKitabı okudu
... hiç bir özelliği, hiç bir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit çeşit gönül aldatıcı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 104
hayatın anlamı ?
kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 114
Hiç bir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit çeşit gönül aldatıcı renkler veriyor ,kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte Bütün çirkinliği ile gerçek hayat !
Sayfa 112 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
İnsanların hayvanlık ve cehalet devirlerinde ortaya çıkardıkları kelimelere ruh vere vere, bunları düş renkleri ile süsleye süsleye bir duygu zinciri meydana getirmişlerdir ki bunlar, binlerce yıldır tekrarlayarak, miras yoluyla bize kadar gelmiştir. Biz de gerçek olarak " vücut bakımından hiç" ve "bilgi bakımından utanç!" duygusundan oluşan bu zincir ile hiç bir özelliği, içeriği olmayan eşya topluluğuna gönül aldatıcı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 103 - MÜJDE YAYINLARIKitabı okudu
.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım...........
1 / Kalp Diriliği
Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
.. hiçbir özelliği, hiçbir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit çeşit gönül aldatıcı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Benim zavallı dostum! Ya sen ne arıyorsun? Bu maddiyat, bu görünür hayaller bir ruhu ezmeye, bir vicdanı birbirine ters fikirler kaynağı yapmaya, bir aklı boğmaya yeterli değilmiş gibi bir de manevi hayaletler arkasında mı koşmak istiyorsun?
Ne arıyorsun? Sonsuz hayatı mı? Vah zavallı! Bu geçici hayatla ne buldun ki onun sonsuzunu ariyorsun? Sana soruyorum, bu hayatta ne var?
Oh! Filozof Ten'i ne kadar haklı buluyorum. Diyor ki: “İnsanlar yaratılış ve terbiye bakımından delidirler. Kazara öyle olsa da akıllı bulundukları zamanlar çok azdır." Ne kadar doğru. Gerçekten insanlarda bir parça akıl ve düşünce olsaydı, sonsuz bir hayat aramak, hatta bu tembel ve başarısız varlığa bile dayanamayarak "eyvah zevkini", "hayat kadehini", yokluk sultanına takdim ederlerdi! Bununla beraber bir kaza ve rastlantıdan oluşan hayatta, hafif delileri oyalayacak kadar zevk bulunduğu inkâr edilemez. İnsanların hayvanlık ve cehalet devirlerinde ortaya çıkardıkları kelimelere ruh vere vere, bunları düş renkleri ile süsleye süsleye bir duygu zinciri meydana getirmişlerdir ki bunlar, binlerce yıldır tekrarlayarak miras yoluyla bize kadar gelmiştir. Biz de gerçek olarak “vücut bakımından hiç" ve "bilgi bakımından utanç" duygusundan oluşan bu zincir ile hiçbir özelliği, hiçbir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit cesit gönül aldaticı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Sayfa 114
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Bununla beraber bir kaza ve rastlantıdan oluşan hayatta, hafif delileri oyalayacak kadar zevk bulunduğu inkâr edilemez. İnsanların hayvanlık ve cehalet devirlerinde ortaya çıkardıkları kelimelere ruh vere vere, bunları düş renkleri ile süsleye süsleye bir duygu zinciri meydana getirmişlerdir ki bunlar, binlerce yıldır tekrarlayarak miras yoluyla bize kadar gelmiştir. Biz de gerçek olarak “vücut bakımından hiç” ve “bilgi bakımından utanç” duygusundan oluşan bu zincir ile hiçbir özelliği, hiçbir içeriği olmayan eşya topluluğuna çeşit çeşit gönül aldatıcı renkler veriyor, kendimizi tatlı tatlı kandırarak hayata bir anlam katıyoruz. İşte bütün çirkinliği ile gerçek hayat!
Benim zavallı dostum! Ya sen ne arıyorsun? Bu maddiyat, bu görünür hayaller bir ruhu ezmeye, bir vicdanı birbirine ters fikirler kaynağı yapmaya, bir aklı boğmaya yeterli değilmiş gibi bir de manevi hayaletler arkasında mı koşmak istiyorsun?