10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,955 okunma
Aile evden gidiyor !!!
Yarım erkekler ve yarım kadınlar ortasında, çocuklar iki parçaydılar. Aile evden gidiyorsa, çocuklar elden gidiyordu. Ailenin çöküşü nisbetinde boşanmalar arttıkça, çocuklar celâl-cemal dengesinin uzağına düşüyor, hayat vadisinde tek kanadıyla uçmaya mahkum halde yetişiyordu. Erkek ve kadın, tek başına kaldığında, iki yarım insan gibiydiler. O
Reklam
Mutfak dolabını açtı, baktı: niçin bunca şey ediniyoruz; nasıl birikiyor bunca şey; niçin iki cezvemiz olabiliyor; şu kapağı kırılmış demlik bile niçin atılmadan kalmış burada; şu sapı sallanan tavayı niçin bunca zaman saklamışım, ya boş kavanozlar? Sonunda o cezvenin birini, kapağı kırılmış demliği, temizlenmesi için çılgınca ovulması gereken çaydanlığı, sapı sallanan tavayı, yamru yumru olmuş iki alüminyum tencereyi de bıraktı kapının dışına. Bu değersiz kayıplar neyi değiştirebilir, fazlalıklar değerli sanılan nice şeyi de kapsarlar, biliyordu bunu. İşte gene de çok kapkacak vardı dolapta. Daha ufak bir yere taşınacağını, daha dar bir yerde yaşayacağını, daha ufak, daha dar yerlerde yaşayabilir olması gerektiğini, özgür olmanın önce sığmayı, ufalmayı, sığışmayı becerebilmekle başlayacağını düşündükçe bu tencere tava kalabalığı deli ediyordu onu.. İnsan bir ömür boyu kaç tava kullanır, kaç tencere gereklidir bir yaşam için? Bu kapkacağın yarısından fazlası gereksizdi aslında.
Sayfa 55 - Bilgi Yayınevi
172 syf.
·
Puan vermedi
Otomatik Turunçgiller
Yaşattığını yaşamadan ölmezmiş insan derler ya işte tam olarak o bu kitap. Şiddet, işkence, hırsızlık, taciz, tecavüz, sapkınlık vb. çevresine yaşatan bir genç Alex Beethoven'ın yaşamını ele alan bir kitap. Aslında bu kitaptan çıkarılacak en temel konu arkadaş çevresi! Bülbül güle karga çöplüğe götürür çünkü, malesef günümüzde arkadaş kurbanı olan nice güzel kalpler saf beyinler var ama maalesef bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyliyim derler ya. Yinede ders çıkarılacak güzel bir kitap tavsiye ederim. :)) Kitabın ismini çok mu düşünmüş acaba yazarımız? :/sjshshf
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,2bin okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
Siz değeriyle yazın, biz hep okuruz..
Her sayfasından neredeyse bir alıntı yapabileceğim kitaba en layığının inceleme yazmak olduğunu düşündüm.. İçeriğinde bir yazarın, yazarken biçimsel ve düşünsel olarak nasıl ilerlemesi hatta yazmadan evvel yazısına nelerle başlaması gerektiğine kadar inmiş olan Schopenhauer klasik sivri diliyle açıklamalarını yapmış. “… -Kaç çeşit yazar
Edebiyat Dersleri
Edebiyat DersleriArthur Schopenhauer · Kafekültür Yayıncılık · 201435 okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,365 okunma
Reklam
Ama şu bir gerçektir ki, toplum da tıpkı insan gibidir. İnsanın şuur (bilinç) altında olduğu gibi, toplumun ruh derinliklerinde de, tâ ilk atalarımızdan beri gelip biriken, derinlerde uyuyan nice karanlık içgüdüler vardır. Bunlar, zaman olur, fırtınaların su yüzüne çıkardığı çamurlar gibi harekete gelirler. O zaman bilinç ve sağduyu; aklın ve mantığın değil, tarih öncesinden gelen, fakat içimizde yaşayan kaba, ilkel insanın dili ile konuşur. İşte zaman zaman toplum içinde toptan öldürmelere, kanlı zulümlere, yahut da nebilere, ululara, kahramanlara, halk adamlarına karşı suikastlara girişen insanlar, bu ruhun harekete geldiği, bu dili konuşan insanlardır. İnsanlık, çok defa, nebilerine, kurtarıcılarına karşı da vefasızdır.
Sayfa 251
15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. 16. (Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. 17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik.
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
85 syf.
9/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Yerli ve milli bir Zweig mi yetiştirdik diye düşündüğüm bir kitap. Sert bir hikaye. Oldukça duygulu ve derdin büyüklüğünü iliklerine kadar hissettiren bir kitap. Kapakta yer alan ‘Atanamamış Bin Gencin Hikayesi’ ifadesini eksik buldum. Çok daha fazlası bence. Bir değil bin genç olabilir. Bir nesil olabilir. İşsizlikle boğuşmuş her gencin hikayesi
Kaybolan İsimler
Kaybolan İsimlerLevent Günaydın · Patara Kitap · 20242 okunma
Reklam
Umut, hep umut, daima umut!
Sanat olarak fotoğraf ve fotoğraf dili kendim için verdiğim en güzel karardı. Hatırlamıyorum bile ne kadar zamandır mücadele ettiğimi. Sanat bizde yasaklı kelimeydi hep. Aileme, sevdiklerime o kadar çok anlatmaya çalıştım ki. Her seferinde bir şeyler koptu ben düştüm kalktım düştüm ve yeniden yeniden. Sevdiklerim razı gelmedi diye o kadar çok
"O hâlde zenginlik ve ihtişam mutluluk için yeterli sayılamaz. Nice kıt kanaat yaşayan insan tanıdım ki altına hükmedenlerden daha talihliydiler. Nice insan da tanıdım ki masallardaki kadar zengindiler ama mutsuz öldüler. Zengin olan bahtsızın, talihli olan yoksuldan farkı, her dilediğini yapabilmek yahut büyük bir servet kaybını karşılamaktan başka nedir ki? Gerçi yoksul bunları yapamaz ama talihi onu bu tür ihtiyaçlardan zaten korur, kanaat ettiği müddetçe zengindir, hoş geçimli bir aileye ve görmelere layık çocuklara sahiptir. Hele bir de ömrünü gülümseyerek tamamlayabildiyse; işte 'mutlu adam' demeyi hak eden kişi bence odur!"
Sayfa 41 - Kapı Yayınları
Bu ülkede, temiz yürekli, duygulu ve candan insanlar vardı. Zenginin kapısı fakire açık ve gurbet yolları, sonunda mutlaka bir sıcak yurda ulaşacaktı. Orada, bütün kadınlar ana, bütün kızlar kardeş ve bütün çocuklar evlâttı. Oranın taşı arkadaş, yoksulluğun derecesi bence malûmdu. Faka,t bu maddi yoksulluğun içinde bir manevi varlık bulacağını
İntiharcı.... o, coşkuyla uzlaşmanın peşinden gidiyordu; bunu "insan sevgisinde" bulmayı istiyordu: "Ben değil, böylece insanlık mutlu olacaktır belki de ve zamanla o yüce uyuma ulaşacaktır. Bu düşünce beni dünyaya bağlayabilirdi" diye kaçırıyor ağzından. Hiç kuşkusuz soylu bir düşüncedir bu; gönül yüceliğiyle dolu ve acı verici, ama tartışılmaz inanç, insanoğlunun yaşamının aslında kendisi gibi anlık olması; yarın "uyuma" erişildikten sonra (ula- şılacak bir hayal olduğuna inanıyorsa) insanoğlunun yine kendi- si gibi, tutucu doğa yasalarının zorlamasıyla, üstüne üstlük bu hayale erişene kadar uğradığı nice acılardan sonra hiçliğe dönüşmesidir -işte bu düşünce ruhunu tümüyle alt üst ediyor, ama asıl insanlığa duyduğu sevgi nedeniyle isyan ediyor; insanlık adına onu yaralıyor -düşüncelerin yansıması yasasına göre- insanlığa duyduğu sevgiyi onun içinde yok ediyor. Ailelerde buna benzer olaylar çok yaşanmıştır: Açlıktan kırılan bir ailede, çocuklarının ıstırabı dayanılmaz duruma geldiğinde, anne babanın bu dayanılmaz acı karşısında çok sevdikleri çocuklarından nefret ettikleri sıkça görülmüştür. Ayrıca, iddia ediyorum, acı çeken insana yardım etmede ya da yararlı olmada, acısını hafifletmede tam anlamıyla aciz kalan bilinç, aynı zamanda siz bu insanın acısına kesin olarak inanıyorken, yüreğinizdeki insan sevgisini kine bile dönüştürebilir. Demirden düşüncenin ardından giden beyler inanmazlar buna, üstelik asla kavrayamazlar...
Sayfa 617 - Yapı Kredi Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.