Aşk insanı mahvedebilir, tekrar ayağa kaldırabilir ve yeniden dağlayabilirdi; bugün beni, yarın seni ve ertesi gece onu sevebilirdi, işte böyle istikrarsızdı. Ama kırılamaz bir mühür mumu gibi sağlam kalabilir, ölüm gelip çatana kadar sönmeyen bir ateş gibi yanabilirdi de çünkü bu kadar sonsuzdu işte. O zaman aşk nasıl bir şeydi?
Cibran'ın ağzından kendisi nasıl biri?
"Ben ne bir sanatçı, ne de bir şairim. Ben bir sisim; her şeyi örten, ancak hiçbir zaman bir araya getirmeyen bir sis... İçimin derinliklerinde, kelimelerle, çizgilerle veya satırlarla alakası olmayan dinamik bir zeka var. Yapmak üzere doğduğum işin ne fırçayla ne de kalemle bir ilgisi var. Evet, hala onun ne olmadığını anlatmakta olduğumun farkındayım. İşte çetrefil taraf da bu. Bir kalıba dökülmesi mümkün müdür sisin? Sadece ipuçları sunabilirim size, o kadar."
Reklam
Yürümek. Bana göre, Rimbaud için yürümek bir kaçıştı. Yürürken yakalanan, bir şeyleri geride bırakmanın verdiği o daimi memnuniyet hali. Yürürken geri dönmek söz konusu değildir. Çekip gitmiş, yola çıkmışsınızdır, işte o kadar. Yorgunluğun, tükenmişliğin, kendinizi ve dünyayı unutmuş olmanın muazzam keyfini hissedersiniz akabinde. Eskiden anlattıklarınız, bütün o bıkkın homurdanmalarınız adımlarınızın sesiyle bastırılır. Her şeyi bastırır yorgunluk. Niçin yürüdüğünüzün hep farkındasınızdır: ilerlemek, yola çıkmak, ulaşmak, tekrar yola çıkmak!
Sayfa 51 - Kollektif Yayınları
«Biliyorum doktor, en çok merak ettiğin organdır kalbim. Onun bana ait olduğunu söylüyorlar doktor. İşte buna dayanamıyorum. Ayrıca, bu kadar çok parça içinde artık ‘Ben’ diye bir şey söz konusu olabilir mi? Hepsi dışarıdan alınmadı mı bunların? Peki o halde ben kimim? Hangi parçamın esiriyim? Kalbimin esiri. Ha-ha
İletişimKitabı okuyor
"Hayat adil değildir. Bu fikre ne kadar çabuk alışırsanız o kadar iyi"
Sayfa 431Kitabı okudu
Güzel şeyler siz hazır olana kadar beklemez. Bazen hemen öncesinde, siz neredeyse hazır olacakken gelir. İşte böyle bir durumda, diye düşündüm, ya o güzelliklerin sizin gideceğiniz yerden geçmeyen bir otobüs gibi geçip gitmesine izin verirsiniz ya da hazırlanırsınız. Ben hazırlandım.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh'un Gemisi vardır. İnananlar ona sığınırlar ve onu felâketle- rin yatıştığı veya erişemediği, trajik çizgilerin dur- gunlaştığı bir yere ulaştırabilirse, kurtuluş yeni- den başlayacak demektir. Her çağda her uygarlık ve her inanç grubu için böyle bir "diriliş" umudu vardır. Ölüm tehlikesindeki uygarlığın temel un- surlarından öz parçacıkları, protoplazma özleri ta- şıyıp da bir yerde onları mayalanmaya bırakmalı, o özlerle çağı ve gelecek zamanı mayalandırmalı. Bu mayalanışı aşkla ve feragatla gözlemeli. İşte o bekleyişten, o hamur yoğruluşundan, battığı sanı- lan uygarlığın dirilişi doğacaktır.
Sayfa 38
Onun Kader Risalesi, vahiyden başka hiçbir damgayı kabul etmeyecek kadar Kur'anidir. O İslam'ın temel prensiplerini tehlike altında görmüş, Cahiliyye kaderciliğini hortlatan yöneticilerin, ahlaki mükellefiyetin altını oyduğunu hissetmiş, ilahi emir ve yasakları, ödül ve cezayı ve nihayet ahireti boşa çıkaran bir kaderciliğin, Kur'an'ın ümmete kazandırdığı ahlaki değerleri sıfırlayacağını fark etmiştir. Risale, işte bu fark edişin çağları aşan çığlığıdır.
İşte, yine hatıralarımın heyecanına kapılıp bir çocuk gibi gözyaşlarına boğuldum. Her şeyi o kadar canlı, o kadar canlı hatırlıyorum ki! Geçmişim gözlerimin önünde parıldıyor. Oysa gerçekte her şey puslu, karanlık!
Sayfa 158
Reklam
Var mı bunu lügata bakmadan okuyacak bir babayiğit ?
Hicret-i Seniyyeleri'nin 11. yılı Reblülevvelinin 12. Pazartesi günü Resûl-i Ekrem efendimiz irtihal ederek Hazret-i Ebû Bekir es-Siddik makamı hilâfete geçmişti. Bu tarihi takip eden günlerde İslâm dininin o güne kadar görüp geçirdiği hayâti devirlerin en çetin bir safhası kaydedilmiştir. Resûl-i Ekrem'in yirmi üç sene devam eden
Sayfa 299Kitabı okudu
İstediğim şey ölüm saatim gelip çattığında başucumda hayatımın özü olan şeyin bulunması, o da hayatımın olmuş olduğu şeyden başkası değil ve onun sen olmuş olman için şimdiden itibaren, ömrümün sona erdiği o ana kadar yanımda bulunman şart. O saat gelip çattığında senin anılara karışmış olmana, bizim şu anda içinde yaşadığımız berrak zamanımız artık uzak, bulanık bir çağa dönüşmüşken, senin orada kalmana dayanamam, çünkü ömrümde en çok nefret ettiğim, hep göz ardı edip yadsımaya çabaladığım şey anılardır, eski zamanlar ve onlara karışıp gitmektir, onları daha oluşurlarken derinlere gömmeye uğ­raşırım, içinde yaşanılan, değer verilen, övülen her bugünü, bugün olmaktan çıkıp geçmişe dönüştüğü oranda, ne ad vereyim bilemediğim, ancak kendi kendisinin sabırsız ardılı ya da şimdi-olmayan­ şey diye adlandırdığım şey ondan baskın çıktığı ölçüde yadsırım. İşte bu nedenle şimdi gitmemelisin, çünkü şimdi gidecek olursan yalnız hayatımı ve aşkımı ve bilinçli yaşamımı elimden almakla kalmayacak, kendime seçtiğim ölüm biçimini de benden alacaksın.
Sayfa 15 - YKYKitabı okudu
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Üç tane fil vardı ve bu altı tonluk canlıların kaçmaması için ayaklarına ince birer halat bağlanmıştı sadece... "Bu koşullanmaları ile ilgili bir şey," diye açıkladı babası. "Filler daha bebekken kalın demir zincirlerle bağlanırlar. O ilk aylar boyunca da ne kadar çabalarsa çabalasınlar, bu zincirleri kıramadıklarını görürler. "... ""Eğiticiler, filler zincirleri kıramayacaklarını öğrenene kadar ip kullanmazlar... Aslında o filleri orada tutan ipler değil, kendi akıllarındaki koşullanma."" "İşte bu yüzden bilgi önemlidir." "Eğer bir şeyi yapabileceğini düşünürsen, aslında mümkün olmasa bile yapabildiğini görürsün. Eğer yapamayacağını düşünürsen, o zaman da çoğunlukla yapamazsın, çünkü denemezsin bile yapmayı. "
Bardağı suyla doldurursunuz. Dolar ama taşmaz. Ağzına kadar doldurursunuz, yine taşmaz. Ama bir damla daha koyarsanız, işte o zaman taşar. Sadece bir damla. Biliyor musunuz, bardağın taşmasına bir damla kaldı!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.