Üç İki Bir
Bir, iki, üç Gülümseyin çekiyorum Sizi değil hanımefendi Arkanızda duran çiçeklere söyledim Size gülmek yakışmıyor Lütfen çekilin önümden Neden ağlıyorsunuz Kötü birşey mi söyledim size
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Reklam
Yazık ki ne yazık!
Bugün biraz Dostoyevski hakkında araştırma yaptım. Dostoyevski Öteki adlı romanı hakkında şöyle diyordu: "...Öyküde son derece parlak sayfaların yanısıra işe yaramaz, berbat yerler var; insanın içi bulanıyor, okumak istemiyor. İşte bu yüzden bir süre cehennemde gibi yaşadım, çektiğim açıdan dolayı hastalandım." Dostoyevski gibi eserleri onlarca dile çevrilmiş, hakkında belki yüzlerce makale yazılmış, dünya edebiyatının zirvesi olarak gösterilen bir yazarın kendi eseri hakkında bu sözleri sarf etmesi ne garip öyle değil mi? Günümüz edebiyatına bakınca Dostoyevski'ye hayran olmamak, şaşırmamak işten bile değil. Hiçbir edebi birikimi olmayan, yalnızca ticari kaygılar ile kaleme alınmış, safsatadan ibaret kelimeler bütünü olan kitap müsveddelerinin çok satanlar listesinden inmemesi ise ayrı bir burukluk. Gerçi bu abes durumu gözlemlemek için taa Rusya'ya kadar gitmeye gerek yok. Edebiyatımız değerli adamı Oğuz Atay demiyor muydu : "Ben buradayım okurum, sen neredesin?" Yazık, gerçekten çok yazık..!
Eski Bir Şarkı, Eski Bir Yazı
Bazı şeyler vardır, ta en başından düzensizliğini fark edersiniz. İçinde sizi rahatsız eden bir şeyler vardır. Bu ne dersiniz, ben buna mı kaldım - gitmeliyim buradan. Bakmamalı- dinlememeli- sevmemeliyim bunu. Kaçmak istersiniz ondan, bu bazen bir film olur - tinto brass filmleri gibi belki. Bazen bir şarkı olur, bazen bir kitap, bazen de bir
rüyada
rüyalar görüyordu, uçsuz bucaksız rüyalar.. kırmızı kazaklı bir adam -bir taksi şoförü-tekerleme ezberledikleri gün girmişti rüyasına. başka bir gün, deniz çekilmiş ve balinalar kıyıda yürüyüşe çıkmıştı.. dilinin ortadan ikiye ayrılıp içinden kurtların döküldüğünü gördüğü de olmuştu.. en garip olanlarından, bacağının derisinin yılan derine
Bir Kahraman
SIRA DIŞI BİR AŞK HİKAYESİ Macera filmlerindeki kahramanlar hep uzun boyludur, atletik yapılıdır, üçgen vücutludur, ateş gibidirler, sert mizaçlı, keskin bakışlı, yakışıklı adamlardır. Bizim sahici kahraman Rauf ise göbekliydi iyi mi… Hatta obezdi. Bodurdu. Keldi. Öyle sert bakışlar filan fırlatmaz, hayata daima kıkır kıkır gülümseyerek
Reklam
210 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.