“Peki, o zaman ne için yaşandı tüm bunlar ? “ “İşte bu, insan aklının her an sapabilme ihtimaline sahip, gerçeklikten uzak, kara bir delik olduğunu anlamamızı sağlayan, sonsuzluktan bu yana süregelen bir sorun.”
Boş şeylerin içinde kaybolmak
İşinizin karmaşıklığı sizi bunaltır. Her şeyi daha iyi denetlemek için tüm ayrıntıların ve küresel trendlerin üzerinde olmanız gerektiğini hissedersiniz ama bilgiler sizi boğar. Ağaçlardan dolayı ormanı görememek işte budur. Bu, önceliklerinizi yani hangi gerçeklerin daha önemli olduğu, hangi sorun ya da ayrıntılara daha fazla dikkat edilmesi gerektiği duygusunu yitirdiğinizin bir işaretidir. You feel overwhelmed by the complexity of your work. You feel the need to be on top of all the details and global trends so you can control things better, but you are drowning in information. It is hard to see the proverbial forest for the trees. This is a sure sign that you have lost a sense of your priorities—which facts are more important, what problems or details require more attention.
Sayfa 208 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Hedefi takıntı yapmamak.. Akışı yakalamak için net bir hedefe sahip olmak önemlidir, ama işe koyulduğumuzda onu arkamızda nasıl bırakacağımızı da bilmek zorundayız. Yolculuk başladıktan sonra hedefimizi takıntı yapmadan dikkate almalıyız. Bunlar o anda olmalı ve akmalıdır. Kişi madalyayı ailesine gösterdiğinde ne kadar gurur duyacağını düşünürken bir saniyeliğine odağını kaybettiği takdirde, kritik bir anda hata yapması ve bu yüzden yarışı kaybetmesi neredeyse kaçınılmaz olur. Bunun en bilinen örneği yazar tıkanmasıdır. Bir yazarın üç ayda bir kitabı bitirmesi gerektiğini hayal edin. Amaç nettir, sorun yazarın bunu takıntı haline getirmeyi bırakamamasıdır. Her gün, “Bu kitabı yazmalıyım” diyerek uyanır. Ama her gününü gazete okuyup evi temizleyerek geçirir. Her akşam kendini öfkeli hisseder ve ertesi gün çalışmaya başlayacağına söz verir.                              Günler, haftalar, aylar geçer ve tek bir kelime bile yazamamıştır. Aslında tüm yapması gereken oturup ilk kelimesini yazmak ve ikigaisini ifade ederek projeyle akmaktır. Bu küçük adımları atar atmaz kaygınız yok olur ve yaptığınız işte hoş bir akış yakalarsınız. Albert Einstein, “Mutlu bir adam o andan o kadar memnundur ki geleceğe kafa yormaz,” der.
Cole sende sorun yok yazar babana düşelim diye tüm tuşlara basıyor fkfkf.
“Neden hep gidiyorum biliyor musun? İşte bu yüzden. Bana böyle baktığın için. Yeterli değilmişim gibi hissetmekten yoruldum.”
Sayfa 121 - DEXPlusKitabı okudu
' Acılaşmışlık ' Hastalığı
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler , fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara , yeni yerlere , farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşma'nın ana hedefi iradedir. Bu hastalığa tutulanlar her türlü isteği yitirmeye başlarlar , birkaç yıl içinde kendi dünyalarının dışına çıkamaz olurlar , çünkü tüm enerjilerini çevrelerine duvar örmeye harcamışlardır. Dış saldırılardan kaçınmak amacıyla , kendi içsel gelişmelerini de sınırlamışlardır. İşe gitmeyi , televizyon seyretmeyi , çocuk yapmayı , trafikten şikayet etmeyi sürdürürler , ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duyguyla ilişkileri yoktur. – her şey kontrol altında olduğu sürece – Zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun , tutkuların – nefret , aşk , umutsuzluk , merak vb. – su yüzüne çıkmasını önlemesidir. Acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz. Ne yaşayacak ne de ölecek iradeye sahiptir artık , sorunun özü de budur.
Sayfa 99 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hiç birisi için kendine sordun mu "beni neden sevmedi?" diye. Ben sıkça kendimi bu sorununun çoğulunu sorarken buluyorum. "Beni neden sevmediler?" Bunun cevabını ararken bulduğum, kendi psikolojim. Hani ya çok iyiyim ya çok kötüyüm ya, bilirsin. İşte sorumun cevabı. Beni sevsinler diye tüm iyi niyetlerimi masaya çıkarıp, sorgusuz sualsiz koyuyorum. Sonra ya fazla geliyor ya da yetmiyor ve yine sevilmiyorum. Sonra hırçınlaşıyorum. Çünkü sevilmek, benim seni, dünyayı, insanlar, hayvanları sevdiğim kadar sevilmek istiyorum. Sanırım esas sorun bu. "Benim gibi." Herkesin kendine has sevgi gösterme biçimi var. Ve kendime bu sevgileri yetiremiyorum.
Reklam
Uyumsuzluk, anlaşıldığı andan sonra bir tutkudur, tutkunların en can alıcısıdır. Ama tutkularımızla yaşayabilecek miyiz, yaşayamayacak mıyız, yüreğimizi bir yandan coştururken, bir yandan da yakacak olan derin yasalarını benimseyecek miyiz, benimsemeyecek miyiz, işte tüm sorun bu.
Sayfa 39 - UYUMSUZ DUVARLARKitabı okudu
Okunmaya o kadar değer ki
LEV TOLSTOY, İTİRAFLARIM’DAN Eğitimli ve bilge kişilerin ortaya koydukları akla dayalı bilgi yaşamın anlamını reddederken büyük insan kitleleri, bütün insanlık, bu anlamı akıldışı bilgiyle algılıyordu. Bu akıldışı bilgi ise inançtır, tam da benim kabul edemeyeceğim şey. Bu, Tanrıdır; altı günde yaradılış, şeytanlar ve melekler ve diğerleri.
672 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.