İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Reklam
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
YAZMANIN METAFİZİK BOYUTU: “NUN MASALLARI” M.NİHAT MALKOÇ ‘Nun’ bir harf olmaktan öte bir metafor… “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun” diye başlar Kalem Suresi… ‘Nun’ olan yerde kalem ve hokka esas duruşta bekler… Kalem insanla, “nun” hokkayla eş sayılmıştır hep… ‘Nun’ çok kere hilali ve hilal kaşı çağrıştırmıştır. “Zü’n-Nûn”
Evet bayım, Yol üstü hayatınızdan geçen en ahmak kadın benim. Çünkü yalnızca yoldan geçtim, üzerinizden asla! Kirli parmaklarımı pantolonuma silmeden asla sürmedim gözyaşlarınıza. Tokat izi saklayan yanaklarınızı öpmeden önce, Nikotin kokan dişlerimi fırçaladım mutlaka… Evet bayım, Aklına geldiğinizde ayağa kalkan tek aptal benim. Çünkü bir kanepeye uzanıp film izlemeyi teklif etmedim size! Düşlerimi anlattım yalnızca, hiç fantezim olmadı. Ve iç çamaşırınızın rengini hiç merak etmedim. Bu yüzden arkanız açılmasın diye, Arkası kapalıdır bütün sandalyelerimin… Evet bayım, Karşılaşacağınız en korkak kadın bendim! Çünkü tuttuğu eli asla bırakmayanlardanım. Kazandığını kaybetmeyi göze alamayanlardan. Bu yüzden başka eller bacaklarınızdayken, Benimkiler hiç düşmedi omuzlarınızdan… Evet bayım, Öptüğünüz en tecrübesiz kadın yine benim! Parçalanmış dudaklarınıza dudaklarım merhem olsun istedim. İlk sizdiniz bayım, ilkimdiniz. Aşka uzak ve kurak tenimde, En hoyrat iklimdiniz, incittiniz. Akıttığınız kan yüreğimin bakireliğiydi. Bilemediniz… Evet bayım, İşte gördüğünüz ve göreceğiniz en şerefsiz kadın da benim! Bundan büyük şerefsizlik mi olur? Sevdim… Şeref, sizin bayım. Şeref, size ben gibi bakmayan herkesin. Özür dilerim, rahatsız ettiğim için…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.