Bir adam Ebû Hüreyre'ye gelerek: "Takya nedir?" dedi. Ebû Hüreyre: "Dikenli bir yola girdin mi?" diye sordu. Adam: "Evet." dedi. Ebû Hüreyre de: "Nasıl yol aldın?" diye devam etti. Adam: "Dikeni gördüğüm zaman ondan uzaklaştım veya onun üstünden atladım ve ondan uzak durdum." dedi. Ebü Hüreyre: "İşte takya budur." dedi.
Sayfa 564Kitabı okudu
Bilinmezin sınırı yoktur. Kendinize, görünüşte imkansız hedefler belirleyin. İşte izlenecek yol !
Reklam
Şimdi ve burada yoksam, ileriyi de göremem. İşte umutsuzluk içindeki kişi için de gelecek yoktur. O da çoğunlukla geçmişe yönelerek bu duruma tepki verir. Bu da bazen hezeyanlara, bazen de melankoliye yol açar. Kişi sürekli ya uğradığı haksızlıklardan ya da geçmişteki görkemli günlerden söz etmeye başlar.
Efe’nin birdenbire karnı ağrımaya başlamıştı. Ece, Efe’ye daha önce kendisinin de karnının ağrıdığını anlattı. Annesi ona sıcak bir çorba içirmişti, hiçbir şeyi kalmamıştı. Efe de annesinden çorba istedi. Fakat karnının ağrısı çorbayla geçecek gibi değildi.Efe hastaneye gitmeyi pek istemiyordu. Hastanelerin çok ama çok hasta insanların gitmesi
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Gözlerinizi dışarlara çevirmişsiniz; ama işte en başta vazgeçmeniz gereken şey. Kimse akıl veremez, yardım elini uzatamaz size, hiç kimse. Tek çıkar yol, gözlerinizi kendi içinize çevirmenizdir. Size yazmanızı buyuran nedeni araştırıp ele geçirmeye bakınız. Yüreğinizin ta en dip köşesinde kök salıp salmadığını araştırınız bu nedenin. Yazmanız diyelim ki yasaklandı, ölür müydünüz o zaman yada yaşar mıydınız eskisi gibi, bunu açıklayın kendi kendinize.
Reklam
biz çokluğuz, diyordu, işte hep böyle bir araya gelirsek, biz, dağları devirir yol ederiz.  Dünyanın en büyük gücü de olsa, işte bu sabahki gibi, ortamızda yiter gider,
Yapı Kredi Yayınları
Hoşuna gitti mi? Göğsümü avuçluyor, sıkıştırıyor irileştiriyor ve dayanamayacağım kadar hassaslaştırıyor. Alt dudağımı dişliyorum ama yalan söyleyemem kuralları çiğ-neyemem. Hem yalan söylemek isteyen kim? Bu adamın gönüllü kölesiyim ve her dokunuşu sanki bir lütuf. Evet hoşuna gitti. Sana acı olabilir demiştim ama sadece daha fazla zevk «-n
Sayfa 151
“Yalnız değilizdir işte, çünkü yürürken çevremizdeki ağaçların, çiçeklerin, canlı her şeyin yakınlığını, sevgisini kazanırız. Bazen bu yüzden, sırf ziyaret etmek için çıkarız yürümeye, o yeşil açıklıkları, o ağaç topluluklarını, o mora çalan vadileri ziyaret etmek için. Birkaç gün, hafta ya da yıl sonra, “Epey oldu orayı görmeyeli. Beni bekliyordur, tabana kuvvet gideyim o zaman!” deriz kendimize. Sonra yol, toprağa basma hissi, tepelerin şekli, ağaçların yüksekliği buluşuverir yavaşça: Tanıdıklarınızdır.
Her ne kadar buna engel olmaya çalışsa da kasıklarındaki sıcaklık her geçen saniye artıyor, bu dokunuşlarla vücudu her an daha da hassaslaşıyordu. Nihayet dürtüleri kontrolü ele aldığında artık kimin ne hissettiğini umursayamaz bir hale gelmişti. Az önce Anthony'nin çok geç olduğunu söylerken ne demek iste- diğini bütün şiddetiyle
Sayfa 365
Reklam
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda Yaşamayı tersinden kolluyorum sanki Yetişip
Kategorilerin Doğası syf.13-16
Kategorilerin doğasının ve onların bilgilenme sürecindeki rollerinin ve yerlerinin tanımı, nesnel gerçeklikte ve bilinçte tekil ve genel arasındaki bağlantı (correlation) probleminin çözümüne ve düşünsel (idéel) özlerin kaynağının ve bu özlerin maddesel oluşumlarla, nesnel gerçekliğin görüngüleriyle ilişkisinin ortaya konulmasına doğrudan
Sayfa 13 - Yordam KitapKitabı okudu
Kürtaj yaptıran herkes bir sabah kalkıp, Gideyim de bir kürtaj yaptırayım, mı diyor sanıyorsun? Burası son durak. Burası bütün senaryoları tükettiğinde elinde yalnızca pozitif bir hamilelik testi olmayan insanların Bir yol bulunur, dediğini fark ettiği zaman geldiğin yer. Geldim işte, pişman değilim. Yine de hayatımın her günü bunu düşünmeyeceğim anlamına gelmiyor bu." Janine güçlükle doğruldu, başı zonkluyordu. "Sorgulanacak bir yanı olduğunu kanıtlamıyor mu bu dediğin?" "Gayet yasal." "Kölelik de yasaldı," diye karşılık verdi Janine. "Yasal olması, doğru olduğu anlamına gelmez.."
Sayfa 145 - April YayıncılıkKitabı okudu
Olasılık nedir?
Olasılığın fizikteki anlamı yaşamdaki sıradan, ya da kumarhanedeki anlamıyla, tamı tamına aynıdır. Bu, belli bir olgunun gerçekleşmesinin şansı ya da olabilirliğidir. İyice dengelenmiş bir parayla düzgün olarak yazı-tura atılırsa tura gelmesinin de yazı gelmesinin de şansı elli-ellidir. Dolayısıyla her iki sonucunda olasılığı tamı tamına 1/2. Bu
Sayfa 376 - Alfa Bilim
İhtilaflar insanı dinden çıkarmaz. Fakat ümmet arasında meydana gelen bu ihtilâflar, özellikle itikādi açıdan ciddi boyutlara varınca, Müslümanlar'ı fitnelere ve büyük günahlara yöneltir. Hatta o zaman insan, farkında bile olmadan kendini dinin sınırları dışında bulabilir. Nitekim öyle de olmuştur. Resûl-i Ekrem'in vefâtından kısa bir süre sonra Hz. Osman ve Hz. Ali radıyallâhu anhümâ zamanında ortaya çıkan ihtilaflar, daha sonra fitneye dönüştü ve pek çok sahābî henüz hayattayken ümmet ağır bir imtihandan geçti. Dört halifeden sonra fitne ve ihtilaflar artarak devam etti; bunlar da İslâm ümmetinin bölünüp parçalanmasına sebep oldu. İslâm ümmeti içindeki ihtilafların sonucunda doğan grupçuluk ve hizipçilik bizi bölüp parçaladı ve ümmet olma vasfımızı tehlikeye soktu. İslâm toplumunun fitneden kurtulabilmesi, ihtilaflara düşmemesi için müşterek bir düşünce ve hareket tarzına sahip olması gerekir. Belli bir şahsın veya grubun düşünce ve hareket tarzına tabi olmaması icap eder. İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz bize izleyeceğimiz yolu göstermiş, kendi sünnetine ve doğru yolda olan Hulefa-i Râşidin'in sünnetine sımsıkı sarılmamızı emretmiş, böylece ortak hareket noktamızı göstermiştir. Bilindiği gibi Hulefa-i Râşidin -Allah hepsinden râzı olsun- Hz. Ebû Be- kir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'dir. Fahr-i Kâinat Efendimiz hadis-i şeriflerinde onların hak ve doğru yol üzerinde bulunacaklarını belirtmiş, bize de onların yolunca gitmeyi emir buyurmuştur. Hak mezheplerin hepsi, Hulefa-i Râşidîn'e uyulması gerektiği konusunda görüş birliği içindedir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.