Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen: “Filan ilim adamı, gerçeği bildiği halde haram yiyor” diye iddiada bulunuyorsun. Onun, o haram olan şeyin, haram olduğunu bilmesi, aynen senin durumuna benzemektedir. Sen de şarabın/içkinin, domuz etinin, faizin haram olduğunu biliyorsun. Dahası sen gıybet etmeninin, yalan söylemenin, söz götürüp getirmenin haram olduğunu da biliyorsun. Sen de bütün bunların haram olduğunu bildiğin halde o haramı işlemekte devam ediyorsun. Bunu işlerken, bu haramı işlemek masiyet değil, Allah’a karşı çıkmak değil anlamında olan bir inancından kaynaklanıyor da değildir. Bunların haram olduğunu bildiğin ve haramlıklarına iman ettiğin halde, işlemeye devam ediyorsun. Bunları işlemenin sebebi, senin şehevi isteklerine yenilmenden ileri geliyor. İşte âlim dediğin o kimse de, senin gibi aynı şehevi istek ve duygulara sahiptir, o da senin gibi onlara yeniliyor. Dolayısıyla onun, senin bildiklerini ötesinde dini konularda, haram ve helal meselelerinde senden çok fazla bilgiye sahip olmuş olması, sözkonusu edilen haramlardan senden daha çok sakınmasını gerektirmez. Nice kimseler var ki, doktorun söylediklerine inanır ve ona güvenir ama yine doktorun onun için öngördüğü perhizlerden sakınmaz. O, doktorun tavsiyesine rağmen yine de meyve yemeye, soğuk su içmeye devam eder durur. Bu kimsenin doktoruna rağmen, perhizlerini bozması, tavsiyeye uymaması, yediklerinin ve içtiklerinin zararlı olmadığını göstermeyeceği gibi onun tıp ilmine inanmadığı ve ona güvenmediği anlamına da gelmez. İşte sözkonusu edilen o âlimin yanılgılarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir.
"Ötekiler mi? Hiç kimse! Yalnız, kadınların büyük çoğunluğu böyledir bence: çoğu bir erkek ister; cinsel ilişkiyi istemez, ama ele geçirdiği kelepirin bir yönü olarak katlanır buna. Daha eski moda olan kadınlar, bir hiç gibi yatıverir, işi oluruna bırakırlar. Ama birleşmenin kendisi, hiçbir anlam taşımaz onlar için, tatsız bir şeydir. Birçok erkek de böylelerinden hoşlanır. Ben tiksinirim. Ne var ki, onun gibi kurnaz kadınlar, böyle değilmiş gibi görünmeyi başarırlar. Tutkulu, ürpertili gibi görünürler. Oysa hepsi palavradır. Yapmacıktır. - Bir başka tür de vardır ki, doğal ilişkilerden başka her şeyden hoşlanır: her türlü duygudan, kucaklaşmaktan, kendini yitirmekten. Yerli yersiz istek uyandırır insanda, hiç ilgisiz bir anda boşalıverirsiniz. - Bir de katı tür vardır, ne yaparsanız yapın haz duyuramazsınız, sizden çok daha sonra, ancak canları istediği zaman haz duyarlar, karım gibi. Etkenliği ellerinde tutmak isterler hep.- Bir başka tür de içerden ölü olanlardır: düpedüz ölü: bilirler böyle olduklarını. Birtakımı da gerçekte haz duyamayacağınız anda boşaltıverir sizi, sonra uyluklarını kıvıra kıvıra kendi hazzına ulaşmaya çabalarlar. Bunların çoğu sevici türden kadınlardır. Bu sevici kadınların, bile bile ya da bilinçsiz olarak gösterdikleri davranış, şaşılası bir şeydir. Bana öyle geliyor ki, hemen hemen hepsi de sevicidir kadınların."
Sayfa 160
Reklam
Radyoda istek şarkı çalar gibi, bu gece, gariban "okur"ların ve "yeni okur"ların istek iletilerini paylaşacağım.. 😆😆
"Bilmiyorum. Bunu nasıl tanımlarsın? Evet, fiziksel bir şey var. Bir tür istek, ki o aşk değil, değil mi. Hayır, o şey, arzu. Ama sonra, galiba evet bir tür yakınlaşma var. O da var. Ki bu da senle olmak istediğim anlamına gelir. Şimdi, burada sen benimleyken, kendimi insan gibi hissediyorum ve sen yokken, bunu daha az hissediyorum."
Sadece babalar mı?
Genelde bir babanın çocukları için istediği ne mutluluk ne de erdemdir; o yalnızca maddi başarı arzular. Onların, dostları yanında övünebileceği çocuklar olmasını ister; onların eğitimi için gösterdiği çabalarda bu istek büyük ölçüde egemendir.
'' İstek, insanın içini kemiren açlıkların, susuzlukların en şiddetlisidir. ''
Reklam
"Her kim salihlerle beraber olursa, Allah Teâlâ o kimsenin ibadet ve taatlere karşı olan istek ve arzusunu artırır."
Ebu'l-Leys Semerkandî
Ebu'l-Leys Semerkandî
(k.s.)
Sigarayı söndürdüm, odaya girdim. Gözüm karanlığa alışmıştı. Akrobatı açmama gerek yoktu. Zaten Müzeyyen, evde yoktu. Tek harekette bütün ışıkları yaktım. Ufaklığın odasına daldım, boştu. Göze görünebilecek, not bırakılabilecek her yere baktım. Bir daha, bir daha baktım. Telefonun yanındaki not defterine, not defterindeki yazılara, yazıların
Eğer bir şeylere açıklama getirmek merakı kendi kendine tedavi etmemizi sağlayan bir çareyse, bize bir şeyleri yapmayı bıraktıran çok fazla açıklamamız var demektir; eğer arzu geniş açılı ilgiden kaçmak adına bir sığınaksa, bizi bir şeylerden vazgeçiren çok fazla istek ve arzumuz var demektir.
Sayfa 22
İçimizdeki çocuğun tembellik ettiği için ertelediğini düşünmek ve onu hizaya sokmaya çalışmak, daha fazla "kötü" davranışa yani uzun vadede daha çok erteleme ve benzer pasif-agresif davranışlara neden olacak. Önce iç çocuğumuza ondan çalınan gücü iade etmeye odaklanalım ki çocuk bizim zorumuzla değil de kendi istek ve iradesiyle harekete geçebilsin ve bu irade kalıcı olabilsin. Anne-babamız vaktiyle tüm-güçlü olmamıza izin vermemiştir, ama şimdi bunu biz kendimize yapmaktayızdır, içimizdeki anne-babayla içimizdeki çocuğu ezerek. (...) Ertelerken dolaylı olarak yaptığımız şey, anne-babamızı cezalandırmaktır.
Sayfa 42 - Eksik Parça Yayınları, 8.Baskı, Şubat 2024
Reklam
İntihar etmeyip yaşıyor olmak; hayatın en büyük ve en basit gerçeği. Bu dünyayı ve bu varlığı değiştirme arzusu ile gündelik hayatı, olduğu gibi, geldiği gibi kabullenmenin, sürdürüyor olmanın zorunlulukları (içgüdü, istek, arzu, irade) ve zorlukları arasındaki gerilim; bu yüzyıl sonunda, kişiyi ve isyanını var kılan yegâne imkân.
“İnsan/Adem, yüce ve müteâl ideal ve arzulara sahip olduğu kadar insandır. İstek, arzu ve idealleri bayağı, basit ve az olan kimseler, sıradan ve düşük-ayarlı kimselerdir"
143 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki eser 10/10 seviyede. Orta yaşının sonlarına gelmiş, yoksul, hiç bir güzel kadın tarafından sevilmemiş ve hayattan hiçbir beklentisi kalmamış ve intihar etmeye karar vermiş ve tam da bu son adımı atacak iken aniden karşısına insan görünümlü şeytanın çıktığı bir adam düşünün. Ve şeytan bu adama hayatta tüm mahrum
Şeytana Uyanlar
Şeytana UyanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202139 okunma
Gençlik, ait olunan neslin tipik özelliği sayılabilecek bir şey düşünür ya da yaparken, kişinin kendini biricik hissetmesinin kolayca mümkün olabildiği bir yaşam parçasıdır da. Genç olmak başlı başına bir güç kaynağıdır, fakat aynı zamanda tekrara ve taklide kolayca yenik düşmeye mahkumdur. Düşünce, dönemin ruhunun etkisinden ancak incelikli ve meşakkatli bir çalışmayla kurtulabilir. Dünyayı değiştirmek istemek gayet kolaydır; o dönemde bu istek bizim için işten bile değildi örneğin. Oysaki zor olan, bu isteğin kendisinin dahi söz konusu dünyanın sürme biçimlerinin malzemesi olduğunu fark etmektir. Bu yüzdendir ki her gençlik, vaatleri ne kadar heyecan verici olursa olsun, bir “genç budala“ gençliğidir. Bunu kavramak sonraları bizi gençlik nostaljisine kapılıp gitmekten alıkoyar.
Bastırılmış istek olarak çalışma yoluyla doğayı dönüştüren kölenin biçim verici etkinliği sayesinde insan dünyayı kendisine yabancı bir öz olarak ortadan kaldırır, onu kendinin kılar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.