— Oğlan olsun isterim, dedi. Doğru. Yalnız bizim gibi bu işlere düşüp muhtaçlanacaksa fena, çok fena... İşimi beğenmemek değil benimkisi, kazandığımla geçinememek bıkkınlığı. Bu memleket bize yaramadı. Gerçi namusumuzdan eksiğimiz, utancımız yok, ama oğlum olursa yarını için uykusuz kalsın istemem.
Taarruz Ruhu
Ordunun görevi, vatanı çiğnemek isteyen düşmana karşı ayağa kalkmaktır. Bu kalkış, elbette olduğu yerde durmak için değil, düşmana atılmak için olursa kalkışılmış olmaya değer. Zabit ve Kumandan’ın üçüncü bölümü bu mevzuda ne kadar gerçek esaslar içeriyor. Başarı elde etmek için en güvenilir vasıtanın taarruz olduğunu anlamamakta ısrar olunmaz, fakat taarruz ordusunu teşkil edecek milletin, Japonların “Kugekiseişin” dedikleri taarruz ruhuna sahip olması lazımdır. İşte bu taarruz ruhu, 1904 yılında, “Bin keder, bin elem fakat her şeye rağmen ileri! Başka bir şey düşünmeye lüzum yok. Cesedimi muharebe meydanında teşhir etmek. İşte bu Cenab-ı Hakk’ın emeli!” şarkısını söyleyerek Kazumaru gemisiyle harbe giden Albay Kozima’larda. Sasebu Limanı’ndan harbe yol alırken ailesine “Bu andan itibaren benden haber beklemeyin! Vazifemden başka bir şeyle meşgul olamayacağımdan dolayı, sizden de haber istemem.” diye yazan Amiral Togo’larda. Nanşan muharebesinde, oğlunun kalbinden vurulduğu haberini alınca ailesine: “Oğlumun külleri Tokyo’ya getirildiğinde hemen gömülmesin. Yakında ben de küçük oğlum da hayattan ayrılacağımızdan, o vakit üçümüzü birden defnedersiniz.” emrini veren General Nogi’lerde ve bunları takip edenlerin hepsinde bütün coşkuyla mevcut olduğundan dolayıdır ki narin Japonlar, iri yapılı Ruslara meydan okumuş ve onları ezmişlerdir.
Reklam
'Piraye: "Sen olmasan ölürdüm" demiştim sana bir mektubumda. Sanırım biz birbirimize rastlamadan önce yaşamıyormuşuz. Yaşamın içerisinde kifayetsiz bir şekilde var oluyormuşuz sadece. Sen hayatımı anlamlandıran en mühim tanımsın sevdiğim. Seninle nefes aldıkça yaşıyorum ben. Senden gittim diye yaşamıyorum sanma. Yaşıyorum elbet. Bitkiler de yaşar bu dünyada bilirsin. İşte bahçenin bir köşesinde biten yabani birkaç ot kadar kıymetsizce yaşıyorum şimdi. Biri gelip hunharca söküp atsa ya beni bu dünyadan. Ne kadar muhteşem olacak... Ecelime razı olup zamanımı bekliyorsam sırf senin içindir bilesin. Senin kederlenmeni istemem. Bir kez dahi benim yüzümden canın yansın istemem. Bundandır hayata sessizliğimle katlanma halim. Çok hastayım. Bedenen değil, ruhen hastayım sevgilim. Senden vazgeçemiyor olmak değil derdim. Biliyorum paylaşıyor olduğuma şahit olmak beni hasta etti. Gözlerine değen gözlerden, sana dokunma ihtimali olan tüm bedenlerden nefret ediyorum. Senin yüzünden ölmeyi dileyemiyorum..'
"Dayak yemek ve cezalandırılmak istermiş gibiyim. Artık Tanrı'nın olmaması da sorun değil benim için; ama yine de bir şeylere saygı duymak istiyorum. Kendi evrenimin merkezi olmak istemem."
(Kogui yerlisi bir kadına sorar. ) "Hayattan istediğin bir şey var mı ? diye sordum . Yüzüme şaşırmış bir ifadeyle baktı. "Nasıl ?" "Yani hiçbir şey istiyor musun ?Yeni bir ev ,kıyafet ,ayakkabı ya da başka bir şey ?" "Burada ,evimde ailemle beraber yaşıyorum. Böyle hep beraber yaşayalım.Başka bir şey istemem ."
Sağlığımda esirgenen sevgi Ölümümde ölgün bir akşamüstü Seslenirse çok geç... İstemem, susturunuz.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.