HALİL BEY: Alırsa emeğinin mukabili alır.
TAHİR HANIM: Ben öyle emekle kazanılan parayı istemem.
HALİL BEY: Ya nasıl para istersin? Mutlak devlet hazinesinden, fukara çıkınından gelmeli, öyle mi?
TAHİRE HANIM: Aman bey! Artık bilmiyorum.
Diogenes’in kilden bir fıçı içinde yaşadığı ve bir aba, bir baston ve bir ekmek torbasından başka hiçbir şeyi olmadığı
söylenir. (Bu durumda elinden mutluluğunu almak pek de
kolay bir iş olamazdı elbette!) Bir keresinde Diogenes fıçısının önünde yatmış güneşlenirken Büyük İskender onu görmeye gelir. Diogenes’in önünde durup bu bilge kişinin kendisinden istediği ne varsa onu dilemesini, her türlü isteğini hemen yerine getireceğini söyler. Diogenes’in buna cevabı: “Gölge etme, başka ihsan istemem!” olur. Çünkü Diogenes kendisinin o büyük komutandan hem daha zengin, hem daha mutlu olduğunu biliyordu. İstediği her şeye sahip değil miydi zaten?
“Flört etmeyi göze alabilir miyim?”
Maddie başıyla onayladı. “Burnumu sokmak istemem,
ama kalan hayatını tek başına geçirdiğini düşünemiyorum.
Her zaman sosyal bir insan oldun. Çocukken ben ne kadar utangaçsam, sen o kadar girişkendin.”
Herşey dışta düzgün ve cilalı,
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske! ..
Altta ne güven, ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben! ..
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla
Kimsenin bilmesini istemem
Zayıf taraflarımı düşündükçe,
Titrer ve sararırım...
Ve başkaları görürse iç dünyamı...
Gerçek beni ve yalnızlığımı!