Uyumadan önce tuttuğum dilek, tam da kitabın girişinde yazan cümle ile özetlenebilecek bir kitap. Bir şeyi çok isteyince, sahiden olur mu? Baharla büyümenin nasıl olduğunu, Ozanla sevmenin, sevilmenin nasıl hissetireceğini, diğer karakterlerle hayatın içinden sahneleri bize sunuyor.
Kimbilir belki sahiden istersek olur. Dileklerimiz de dikkatli olmakta fayda var
17 Eylül 1914'te Mustafa Kemal Sofya'dan Tevfik Rüştü (Aras) Bey'e bir mektup göndermişti. Mustafa Kemal bu mektubunda 1. Dünya Savaşı'nın geleceğini nasıl gördüğünü açıkça ortaya koymuştu:
"Birtakım insanlar vardır ki hakkımdaki fikirleri daima olumsuzdur.
… Benim, her ne şekilde olursa olsun vücudumun ortadan
Acı, işlerin gidişatı ile bizim olmasını istediğimiz gidişat arasındaki tezattan kaynaklanır. Bu da hayatımızı tatminkar bulmamamıza neden olur. Hayatımızın farklı olmasını ne kadar çok istersek, kendimizi o kadar kötü hissederiz.
İstemlerimize yetecek kadar gücümüz yoktur . Gücü ve istemi karşılıklı rakipler olarak bellersek ve gücün mükemmele yakın noktada olmasını istersek eğitimi had safhada vermemiz gerek. Güncel toplumda bu teknoloji ile insanlar sahte eğitimleri yani aldatma eğitimleri öğrendi ve bu gerçek eğitim değil ve istemlere hükmedecek seviyede değil. Toplumda güven mi , toplumda ahlak mı , iyilik mi ? Bu 'istemleri' yenecek güç ile olur.
16.
Biz bir beldeyi yok etmek istersek, varlık ve güç sahibi ileri gelenlerine uyarımızı yaparız, buna rağmen bozgunculuk yaparlarsa böylece söz hak olur. Ve onu helak ederek yok ederiz.
Instagramda ve diğer sosyal medyalarda Kürdistan bayrağı emojisinin eklenmesi için kampanya başlatıldı . Videoyu izleyince daha net anlarsınız. Kürd olan herkes destek olursa süper olur. İstersek çok şeyi yaparız tabi bunun için birlik şart.☀️
instagram.com/reel/C41XUXLo6x...
İnsanlar arasında yapabileceğimiz en kesin ayrım onları zekiler ve aptallar diye ayırmak değil, zekiler ve aşırı zekiler diye ayırmaktır. Aptallarla ne istersek yaparız, zekiler karşısında en iyi çözüm onları hizmetimize almak olur, aşırı zekilere gelince, onlar bizim tarafımızda olsalar bile özünde tehlikelilerler, bu tehlikeden kaçınamazlar.
Kendi toplumları ve dostları, bencil olduklarını düşünüp onlara cephe alacak. Bizim için sorun çıkmaz. Patent haklarını yine de devralırız. O tür insanların dava açmaya ne cesareti olur, ne de parası. Ama..Sustu.
James Taggart arkasına yaslanıp onlara baktı. Bu konuşmalardan zevk almaya başlamıştı.
“Evet,” dedi Dr. Ferris. “Ben de onu
İnsanlar sayfiye yerlerine, deniz kenarlarına ya da dağlara
inzivaya çekilir. Sen de zaman zaman bunları yapabilenlere
imreniyorsun. Ama insanın temel özelliklerinden biri de
imkanı olduğunda, ne zaman olduğu fark etmeksizin kendi
içinde inzivaya çekilebilmesidir. Çünkü en huzurlu ve en
sakin yer kişinin ruhudur. Özellikle de bu ruh rahatlıkla
doluysa . Bana sorarsan bu rahatlık, düzenden fazlası değildir. Kendine sık sık bu inziva hakkını tanı ve yenilen."
Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler, 4.3.1
Zen meditasyonu eğitmeni Jon Kabat-Zinn'in ünlü sözü şöyledir:
" Neredeysen orada ol."
Kendi içimize dönerek ne zaman
istersek inzivaya çekilebiliriz. Gözlerimizi kapatıp oturabilir ve
nefes alışverişimize odaklanabiliriz. Müzik açabilir ve kendimizi
dış dünyaya kapatabiliriz. Teknolojiyle bağımızı koparabilir ve
kafamızda oraya buraya savrulan düşünceleri susturabiliriz. Bize
huzur verecek şeyler bunlardır. Başka bir şey değil.
İnsanı zararsız hale getirmenin tek yolu, onun işlediği suçu bulmaktır. Kendi suçu olarak gördüğü şeyi. Yalnızca on kuruş çalmış olsa bile ona banka soyguncusuna verilecek cezayı verirsin, sesi çıkmaz. Her eziyete katlanır ve bunu da hak ettiğine inanır. Dünyada yeterince suç yoksa o zaman yaratmalıyız. Bir insana ilkbaharda çiçeklere bakmanın kötü bir şey olduğunu söylersek, o da bize inanırsa, sonra çiçeklere baktığında ona ne istersek yapabiliriz.Kendini savunmaya kalkmaz, buna değmeyeceğini düşünür. Mücadele etmez. Ama kendi standartlarına göre yaşayan insandan kendimizi korumamız gerek. Vicdanı temiz olandan kendimizi korumak zorundayız. Bizi yenecek adam olur.
Körlük= Alışmak!
Eser Distopik bir eserdir. Bu eserlerde alt metin önemlidir. Okuyucuya verilmek istenen mesaj, tema çok farklıdır. Bu dispotik romanlar toplumda hızla değişen düzenin bozulması sonucunda ortaya çıkan olayların kötümser yansımalarından doğar. İnsan doğasında var olduğu düşünülen kötülüğün otoriteyi nasıl etkilediği ve bu otoritenin
Karanlıkta Dans (Dancer in the Dark), birçok ülkenin (Danimarka, Almanya, Hollanda, ABD, Birleşik Krallık, Arjantin, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, Norveç, İspanya, İsveç, Tayvan) ortak yapımcı olarak imza attığı, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan bir Lars von Trier filmi.
Filmin son sahnesi.
“Ancak biz istersek son şarkı olur bu.”
Rızkı helal, acz ve iftikara göre gelir; iktidar ve ihtiyar ile değil. Belki o rızkı helal , iktidar ve ihtiyar ile makûsen mutenâsiptir. Cunki çocukların iktidar ve ihtiyarı geldikçe rızkı azalır, uzaklaşır, sakilleşir.