Belki de başka yerli olduğu sanılmasından duyulan endişeydi bu ya da kendini iyi bir vitrin önünde teşhir etme telaşesi. Mevkiinin, ailesinin, sosyal sınıfının dışarısını kimse merak etmiyor hatta bundan iğrenir gibi kaçıyordu. Gençlerin sanki çocukluk hallerindeki gibi babaları, görünmeden arkalarında duruyor, onlar da kıpırdamadan bu makbul hali beğeneceğe naz hazırlıyorlardı. Her insanın bir sokağı da olduğunu her yere onunla gittiğini görüyordu Nuhu, mağazasıyla, terzisiyle, kunduracısı ile ... bir kervan gibi yola çıkıldığını görüyordu. "Beni gören terzimi, fırınımı, neler yiyip içtiğimi, ne ile kifaf bulduğumu da görsün de gelsin, işte arkamda duvak gibi uzanan mahallem, beni pek seven mavi gözlü Selanik göçmeni teyzem ve minnoş dediğimiz halam onun da gözleri güneşte bakınca elā, beni seven onları da dinlesin ve şaşsın, annemin pırasalı böreği, babamın körüklü çizmeleri, bu benim 12 yaşındaki halim Celaliye'deyiz, dedemin dedesi galiba Hıristiyanmış ama asimile olmuş, mezara su dökme vaftiz suyu demekmiş, işte böyleymiş, o yüzden bizde yobazlık yoktur çok şükür... işte benim on sekiz, yirmi senelik anlatmakla bitmez atîm..." Yalnız olan gerçekte azdı, bunu şaşarak görüyordu. Gerçek ıstırap belki bu yüzden azdı. Bu kimseleri kabul için koca dünyasını da kucaklamak gerekiyordu.
Sayfa 131Kitabı okudu
Kaldığı o ilk sınavı düşünmek ona sürekli ıstırap veriyordu.
Sayfa 75 - müjde yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"burada beni izleyen gölge, dostluğumuzun anısı; beni bir an bile yalnız bırakmıyor; gece beni uyandırıp aynı öyküyü birçok kez anlatıyor, sonunda bu bıktırıcı yineleme yüzünden uyku şafağa kadar beni terk ediyor; şafakta yeniden çıkıyor ortaya; hapishane avlusunda peşime takılıyor, volta atarken kendi kendime konuşmama yol açıyor; her korkunç anın her ayrıntısını anımsamak zorunda kalıyorum; beynin o ıstırap ve umutsuzluğa ayrılmış bölmesinde, o şanssız yıllarda olup biten her şeyi yeniden canlandırıyorum; sesinin her gergin tınısı, sinirli ellerinin her kasılışı, hareketi, her iğneli söz, her zehirli cümle aklıma geliyor; yürüdüğümüz sokağı ya da ırmak boyunu, çevremizdeki duvarı ya da ormanı, saatin kollarının tam konumunu, rüzgârın hangi yönde estiğini, ayın rengini ve biçimini anımsıyorum."
Sayfa 62 - can yayınları. kasım, 2023.Kitabı okudu
Bir kemirgen gibi ağır ağır, huzursuzluk ve ıstırap veren başka bir ses yükseldi içinden
Sayfa 55 - İş Bankası Kültür Yayınları
Gérard de Nerval: üzerine bir inceleme.
Düş ile gerçeği tekleştirerek sürrealizm, romantizm ve sembolizm akımlarına öncülük etmiş nevrotik sanatçı. Hem şair, hem oyun yazarı, hem de seyyahtır. Oryantalizm’e arka çıkan ilk avrupalı seyyah. Fransız seyyahlar: la martine’in , flaubert’in, gautier’in, andre gide’nin doğu geleneğini sadece egzotik bulup kimlik olarak aşağılamayı tercih eden
"Istırap dolu bir gün başlıyordu."
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9. BaskıKitabı okudu
Reklam
"Istırap dolu bir gün başlıyordu; çekip kopardığı köklerden emdiği toprak rutubeti gibi yakıcı düşünceler beynini deliyordu."
Her insanın bir sokağı da olduğunu her yere onunla gittiğini görüyordu Nuhu, mağazasıyla, terzisiyle, kunduracısı ile... bir kervan gibi yola çıkıldığını görüyordu. "Beni gören terzimi, fırınımı, neler yiyip içtiğimi, ne ile kifâf bulduğumu da görsün de gelsin, işte arkamda duvak gibi uzanan mahallem, beni pek seven mavi gözlü Selanik göçmeni
Sayfa 131 - İletişim Yayınları, Birinci Baskı 2022 İstanbul, [ISBN-13: 978-975-05-3314-3]Kitabı okudu
Thomas Mann'ın, benim toplum içinde söyleyecek sözü kalmamış olmaktan dolayı duyduğum ıstırap yüzünden jakob Aalls Sokağı'ndaki dairemin salonunda gece vakti volta atışımı betimlemekten zevk alacağına kendimi inandırıyorum
Yoksulluk içinde yaşıyoruz, zulüm altında ıstırap çekiyoruz.
Sayfa 103 - Kırmızı kedi yayınları, Çeviri: Leyla Tonguç Basmacı
Reklam
"Derken bir çığlık, vahşice bir çığlık delip geçti sabahı; içinde korku, istırap ve çaresizliğin feryatlarını barındırıyor, havayı insanüstü haykırışla dolduruyordu."
TEDİRGİNLİK ISTIRAPTIR
             TEDİRGİNLİK ISTIRAPTIR   "Boş bırakılmış bir insan, baş belasıdır"
Sahura kalkmayınca ben:)
Açlık, bağırsaklarını parça parça ediyordu. Ve susuzluk dudaklarını kavurmuştu. Istırap dolu bir gün başlıyordu.
" sadece güzelliklere şükür edilir !"
" Ne zaman bir şeyden dolayı ıstırap çeksem , yüreğimin derinliklerinden şükürlerimi sunmayı adet haline getirdim . Neden böyle yapmayayım ki ? "
Istırap dolu bir gün başlıyordu; çekip kopardığı köklerden emdiği toprak rutubeti gibi yakıcı düşünceler beynini deliyordu.
135 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.