O an apansız bir şeyi kavradı. Sanki Abdülharis'in farkındalardı ancak ilişemiyorlardı. Onu bir şekil­de kendilerinden gördüklerini zannediyordu. "Belgrad'ı ararken cinlere şeytanlara karıştın Abdülharis!" diye söylenmeye başladı. Sipahi oğlunun kendine itiraf edemediği bir durum daha vardı, kendini harabelere yakın hissediyordu. Güya orada gezenlerden bir farkı yokmuş gibi geliyordu.
Genç yaşında böylesine nam sahibi ol­ması, onu korunup kollanacak bir bey oğlu mesabesinden çıkarıp bir anda beyin kendisi haline getirmişti. Unvan olarak taşıma­sa da tıpkı babası gibi kendine bey dedirtmeye başlamıştı. Uğru Ahmed'in bile hitabı değişmişti. Lakin Abdülharis'in bu şan ve nam dolu günleri, yerini elem ve kederle dolu uğursuz gecelere bırakacaktı.
Reklam
"...Toplumsal etkileri kolay kolay aşamazsın. Bunlar kabuller şeklinde insanın zihninde kodlanırlar. Ağzımız medeniyetten bahseder ama içten içe çevresine sert çıkan insanları daha ciddiye alırız, en azından sakinleştirmek isteriz, bulaşmamak gerektiğini düşünürüz."
Sayfa 383Kitabı okudu
İnsan ister alelade ister olağanüstü bir ömür yaşasın, alıştığı yaşayış sıradanlaştıkça sınırlarını göremez.
Sayfa 325Kitabı okudu
Modern ilişkilerin bürokrasisi ne kadar sıkıcı olursa olsun aşk güzeldi.
Kader en olmazi çıkarıverir insanın karşısına Abdülcük! O yüzden kederlenmeyesın boşu boşuna ne olmuşa, ne de olabilecek olana more."
Reklam
"Kadin mühimdir more Abdülcük! Dersın harami kısmıni ne yapsın kadin? Düşünmeyesın öyle. Kadın kısmi arar adamda kudret hem nam. Şan kazanmaya bak, can atarlar koynuna girmeya! Ben çok gezdım daglarda, gördım sırasında altmışlık eşkıya. İçlerında var idı hırs, o hırsla nice tazelerle tutarlardı güreş. Beyhude yere mı derız more, o hırs olmadı mi denmez adama adam!
Koca eşkıya, Malik Efendi'yi süzüp: "Madem bitlidır more neçın demezsın baştan? Bit dedigın illettır. Devasıni da evelallah bilirız," dedikten sonra Abdülharis'e dönmüştü: "Istrancali! Bitın devası ateştır. Koyun dışari bir sac, verın altına oduni!" O gün gerçekten de İbro'nun emriyle, daha rezil fiiller işlemiş şakîler, bundan daha şedit bir zalimliğin icra edileceğine ihtimal vermediklerinden, dışarıda ateş yakıp üstüne sac koydular. Ancak zannettikleri gibi tehdit falan değil alenen işkence icra edilecekti. Şar Dağları'nın Kurdu İbro'nun gösterdiği kızlardan birinin yalvarıp çırpınmasına bakmaksızın kollarından, bacaklarından tutup kızgın sac üstüne çıkardılar.
"İpegın hışırtisina kanıp vezareti arzulayan, hazırlamali kendıni yagli cellad kemendinın gıcırtısina more! Saray bizım Şar Dagi'ndan daha tehlikelıdır. Padişah elı etegı öpecegime burada kendi kendimın yaşarim saltanatıni!"
Reklam
İnsanların kendisine mecbur olmadıkça sevmeyeceklerini düşünüyordu. Daha da ötesinde, insanı hareket alanı bırakmamacasına sevilme ve sahiplenilme arzusunun, her ne kadar okumuş da olsa Güldem'de bile mevcut olduğunu sezinliyordu.
"Her sabah uyandığında farklı bir evde kendini bulmak ama oraya nasıl geldiğini hiç bilmemek ve o mekânda yaşamaya zorlanmak hoşuma gitseydi İstanbul'da yaşayabilirdim!"
112 syf.
8/10 puan verdi
#hunaşamzade #mehmetberkyaltırık Herkese merhaba baskısına bayıldım ince ama keyifli bir kitapla geldim size. Yazarın tüm kitaplarını zaten severek okudum tam benim tarzım diyebilirim. tüm kitaplarında sizi başlarda zorlayacak tarzda bir yazımı tarzı var ama bir kez dile alışınca daha kolay bir şekilde okunuyor. Bu kitapta da mesela farklı bir şive ile yazılmış satırlar var. Hem o hem de eski kelimeler ile birlikte başlarda böyle yavaş gidiyor ama sonrasında olay sarınca daha kolay okunuyor. Istrancalı Abdülharis Paşa kitabını okuyup çok beğenmiştim bayağı bayağı ağır ilerleyen bir kitaptı bu kitapta da ilk hikayeye paşa.ile başlkıyoruz. Paşa bir vampir kahyası ise bir cin. kendisinden oldukça korkuluyor ve namı da bayağı bir yol almış. Gözüne kestirdiği Gülsüm adındaki kadın başka bir vampir tarafından dönüştürülünce kendisinden daha kadim bir yaratığın varlığını öğrenir: orman perisi olarak bilinen bir cadı bir strigoy ( rumen dilinde vampir). Öyle ki Dracula'yı bile kendine köle yapmış. Abdülharis, Dracula ile anlaşma yapıyor. Onu Strigoy'un elinden kurtarırsa Gülsüm'ü alacak. Sonrasında paşa, Vampirci Rüstem ağa'ya gidip gülsümü öldürmesini söyler. İkinci hikayede Rusçuk'ta vampir avlama kafilesi kurulur. Diğer bölümlerde de Hünaşamzadelerin ( farsça: kan içen) dahil olduğu hikayeler anlatılıyor. Atmosfer olarak korku güzel yansıtılmış. İçerisinde Ebrahel Lurci'nin illüstrasyonları da var ki okumayı çok zevkli kılıyor.
Hunaşamzade
HunaşamzadeMehmet Berk Yaltırık · İthaki Yayınları · 202342 okunma
Yeryüzünde o asırlarda yürüyen yegane canavarın yine insanoğlu olduğuna iman etmişti her biri.
Sayfa 428Kitabı okudu
112 syf.
10/10 puan verdi
M.Berk Yaltırık'ın bu kitabı aslında Gölgeli Öyküler'de anlatılan bir öyküye dayanıyor.Orada Hunaşamzade Elif'i içeren bir öykü vardı.Daha sonra Istrancalı Abdulharis Paşa kitabında da kısaca Elif'e değiniliyor.Elif Hunaşamzade'nin bu şekilde romana aktarılmasını çok sevdim.Kitabı 3 saatte bitirdim.Çizimleri,kitabın akışını çok sevdim.Hala favorim Istrancalı Abdulharis Paşa ancak bu kitapta yağmurlu bir günde keyifle okunur mu?Kesinlikle evetOsmanlı'nın son dönemlerinde geçen bir korku hikayesi okumak isterseniz keyif alacağınız bir kitap olacaktır.
Hunaşamzade
HunaşamzadeMehmet Berk Yaltırık · İthaki Yayınları · 202342 okunma
Resim