Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(İnsanları) hidâyete (inkârdan imana, isyandan itâate ve gafletten nura) çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu, onların sevabından da bir şey eksiltmez.” (Sünen-i Tirmizî)
İbrahim (a.s) sözünde ise böyle : “Beni ve oğlumu putlara tapmaktan uzaklaştır. Rabbim, doğrusu putlar insanların çoğunu yoldan çıkarırlar. Kim bana uyarsa o bendendir, kim bana isyan ederse, sen Gafursun Rahimsin” (İbrahim, İbn'i Kayyım Sayfa 50 35- 36); İbrahim (a.s) burada: “Sen Azizsin ve Hakimsin” demedi. Çünkü makam dua etme ve merhamet isteme makamıdır. Yani, sen, şirkten tevhide, isyandan itaate dönmelerini sağlamakla merhamet edip onları bağışlarsın, demek olur. Nitekim hadiste de: “Ya Rab kavmimi bağışla,doğrusu onlar bilmiyorlar” (Buhari, Ehadisu’l- Enbiya 54; Müslim, Cihad, 105) buyurulmuştur. Bu da apaçık göstermektedir ki Rabb Teala’nın isimleri, kendisiyle kaim olan sıfat ve manalardan türetilmiştir. Ve Allah’ın her isminin beraberinde zikri uygun düşen, birbirine bağlı bulunan fiil ve işleri vardır.
Sayfa 50
Reklam
Eğer O'nun tevfik ve rahmeti olmasa, hiçbir kul isyandan kaçamaz. Yine O'nun dileme ve iradesi olmasa hiçbir kul itaate güç yetiremez.
Nefsin sıfatları değişir. Böylece insan gösterişten ihlâsa, gafletten zikre, zulümden adalete, isyandan itaate adım atar. Buna gerçke hicret denir. Kısaca Yüce Allah'a gıtmektir. Tasavvufun hedefi, bu hicreti gerçekleştirmektir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “İnsanları hidâyete (inkârdan îmâna, isyandan itâate ve gafletten uyanmaya) çağıran kimseye, kendisine uyanların sevâbı kadar sevap verilir. Bu, onların sevâbından da bir şey eksiltmez.” (Sünen-i Tirmizî) / FAZİLET TAKVİMİ
25 öğeden 21 ile 25 arasındakiler gösteriliyor.