EY SEHER YELİ YÂRE SELAMIMI GÖTÜR AMA EDEBE İTİNA ET
Bir şûh-ı cihân sevdim gönlümde muhabbet var. Düştüm șerer-i 'aşka sînemde harâret var. Ol rûh-ı revân-bahşin benden dileği varsa, Cân olsa dirîğ etmem teklife ne hâcet var. Tek bana hitâb etsin isterse 'itâb etsin Sermest ü harâb etsin, zimnında inâyet var. Pek zâr ü nizâr oldum takrîre liyâkat yok Ancak gam-ı firkatten hâmemde
şehâdete ilk adım: zindana giriş
Bu esnada üst kattaki sofaya çıkmış bulunan memurlara, Âtıf Efendi kapısını açtığı odayı göstererek: "Kütüphanem işte burasıdır, buyurun" der ve onları tamamen serbest bırakmak arzusuyla, yanlarından çekilip yatak odasına girer. Memurlar, girdikleri kütüphane odasında, tavanlara kadar dizilmiş kitap raflarını görünce, mal bulmuş mağribiye dönerek her tarafı araştırmaya koyulurlar. Âtıf Efendi'nin yegâne serveti olan, yıllardan beri bin emek ve itina ile toplanmış olan kitaplar, memurların hoyrat ellerinde âdeta didik didik edilir. Yazıhanenin de üstü, gözleri, altı her tarafı aranarak, ele geçen küçücük bir kağıt parçası bile gasp edilir. Bu esnada Âtıf Efendi, bir yandan yuvasının uğradığı bu baskınla perişan olarak bayılan kızını ayıltmak için uğraşırken, bir taraftan da hanımına, "misafir"lere kahve pişirmesini söylemeyi unutmaz. Hattâ hanımının, bu derece misafirperverliği fazla bularak: "Aman efendi, evimizi basanlara bir de kahve mi ikram edelim?" deyişine de yumuşak bir şekilde cevap vererek: "Zararı yok, onlar da emir kulu. Onlar da insan... Belki yorulmuşlardır. Birer yorgunluk kahvesi içsinler, sevaptır hanım..." der. Ve bu suretle pişirilen kahveyi kendi eliyle götürüp, evini bir eşkıya gibi basanlara, ikram etmek asaletini ve civanmertliğini göstermekten de çekinmez.
Sayfa 11 - islâmî medrese yayınları, ikibinondokuz - bindörtyüzkırk
Reklam
+522
° Samuray kılıcına ''katana" deniyor.Bir "katana" , düşman kılıcını geri dönüşüme gönderebilir, bir saç telini ortadan ikiye ayırabilir, bir bedeni tek hamlede peynir kalıbı gibi kesebilir.Bir kılıç güzellemesi yapmak iyi bir fikir olmayabilir ama emek, itina, gayret ve sabırla yapılmış bu kılıçlara hayran olmaktan başka seçenek yok.Sert gücü temsil eden "katana", daha yapım aşamasında devreye giren ve sonra da kullanım süresince ona eşlik eden yumuşak güç sayesinde bir efsaneye dönüşebilmiş.Yapımına dualarla başlanıyor.İşte bir yumuşak güç.Yapımı üç ay sürüyor.İşte sabır, emek ve şevkten oluşan yumuşak bir güç daha.Yani sadece karbon, çelik ve demirin, otuz altı ton odun kullanılarak eritilip pişirilmesi ve sonra da dövülmesiyle ilgisi yok hadisenin.Hadisenin "buşido" ile ilgisi var.Kısaca maneviyat ve felsefeyle.
Sayfa 20
Din fikri, denilebilir ki, insan idrakinin doğuşundaki zaruretindendir. Beşer tarihinin yedibin senelik sahifelerinde isimleri görülen kavimlerin hep bir din ile mütedeyyin oldukları tahakkuk etmiştir. Lâkin zannedilmemelidir ki din fikri yedibin seneliktir. Din "insan" ile beraber zuhûr etmiştir. Bu itibarla Din ve İnsan kelimeleri âdeta müteradif kelimelerden sayılır. Çünkü yekdiğerinden ayrılması kabil değildir. Tarihten evvel yaşamış insanlarda dahi din fikrinin var olduğu inkârı kabil olamayacak bir surette anlaşılmıştır. Zamanımızdan üçyüz elli bin sene evvel tahmin edilen Dördüncü Zaman başında yaşadıkları, bıraktıkları bakiyeler ve fosiller ise sâbit olan ve taşlaşmış kemiklerine nispetle "Neanderthal", "Kromanyon" v.s. gibi isimlerle yâdedilen eski insanlarda dini fikrin mevcudiyeti, buna delâlet eden izlerle görülmektedir. Bu eski insanlardan bir kısmınin cesedlerinin hususi bir itina ile hep aynı vaziyette defnedilmiş olması, kabirlere dikilen büyük taş parçaları, makber olarak seçilmiş olan mağaraların tertibi ve birçok alâmetler dinî fikrin mevcudiyetini göstermektedir.
Sayfa 60 - müteradif: Eş anlamlı.
Nice ümitsizvaka, küçük bir ilgi bile görmeden ölüp giderken, enteresanvakaların ölüleri bile büyük bir itina ile kesilip biçiliyordu. Bu bir tabiat kanunuydu: Kuvvetliler zayıfları eziyordu.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.