Yoo, itiraz etmeyiniz: metroyla seyahat o kadar basit bir şey değildir. Çok tetik hareket etmek, süratle binip atlamak lazım gelir. Bu, bütün bir cambazlıktır, aziz Mösyö; bütün bir cambazlık...
#şiir
HER ŞİİRİN DERİN BİR HİKAYESİ VARDIR
(Cahit Zarifoğlu'nun eşine yazdığı şiir.)
BERAT'E
Zarif adamların zarif hikayeleri vardır. Hayatlarının küçük bir anında bile zarifliklerinden ödün vermezler.Ve o küçük anlar ve anılar sonraki nesillere bir örneklik olur.İşte Cahit Zarifoğlu ile eşi Berat hanımın arasında
Kitaplarının çeşitli çevirilerini okumuş, ekrana uyarlanan dizi ve filmlerinin hepsini izlemiş bir Austen-Sever olarak büyük bir hayal kırıklığı oldu.
Yazarın eserlerini okuyup seven insanların alıp okumak isteyeceği - kesinlikle daha önce hiç Jane Austen okumayan birine tavsiye bile edilmemeli - bir derleme olarak düşünmüştüm. Üzülerek söylüyorum ki iyi bir yazarın adı altında ve ilgi çekici kapak tasarımı ile satılan bir kitap sadece (biraz ağır oldu ama gerçek ).
İlk bölümünde kullanılan anlatım dili kitabı bir hayli süründürmeme sebep olduysa da esas sorunun, akış olduğunu düşünüyorum.Her kitaptan bir iki bölüm alıp koymak nasıl derleme oluyor anlamış değilim. Üstelik bu bölümlerin yerini alabilecek, konuyla alakalı, daha iyi bölümlerin olması fikriyle kendinizi sürekli itiraz eder halde buluyorsunuz (misal ben).
Burada hemen küçük bir not: İkna (Persuasion) kitabından
alınan bölüm hariç. Ona bence kimse itiraz etmez.
Öte yandan böyle bir başlıkta Emma neden dahil edilmemiş anlayabilmiş değilim.
Naçizane fikrim, hiç Jane Austen okumamış birine asla tavsiye etmeyiniz, dahası bir Austen severe de tavsiye etmeyiniz.
EvlilikJane Austen · Can Yayınları · 20201,949 okunma
Hafız Sadettin Kaynak, tercüme çalışmaları sırasında Dolmabahçe Sarayı’nda çalışırken Mustafa Kemal’in kendisinden Nisâ suresinin 23. Ayetini okuttuğunda çevirinin “ve iki hemşireyi nikâh etmeyiniz. Lâkin bir emr-i vâki olmuş ise, Allah Gafur ve Rahim'dir” şeklinde yapıldığını ve Mustafa Kemal’in bunun üzerine Kur’an’ın aslının da bu şekliyle olduğunu düşündüğünden söz eder. Ancak Hafız Sadettin Bey itiraz eder ve bunun çevirinin hatasından kaynaklandığını söyleyerek yarım saat heyetin çevirinin yanlışlarından konuştuğunu ve sonunda Fransızca’dan çevrildiğini anladıklarını aktarır.
Sizler her zamandan ziyade bu fırtınada tesanüdünüzü ve ittihadınızı ve birbirinin kusuruna bakmaması, birbirini tenkit etmemesi, Risale-i Nur'un vazife-i kudsiye-i imaniyesi hesabına mükellef ve muhtaçsınız. Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkit etmeyiniz. Yoksa az bir zaaf gösterseniz, ehl-i nifak istifade edip sizlere büyük zarar verebilirler.
Derd-i maişet zaruretine karşı iktisat ve kanaatle mukabele etmeye zaruret var. Menfaat-i dünyeviye, çok ehl-i hakikati, ehl-i tarîkatı dahi bir nevi rekabete sevk ettiği için endişe ederim. Risale-i Nur şakirdleri içinde şimdiye kadar bu cihet onları zedelememiş. İnşâallah yine zedelemez. Fakat herkes bir ahlâkta olamaz. Bazıları meşru dairede rahatını istese de itiraz edilmemeli.
Zarurete düşen bir şakird, zekâtı kabul edebilir. Risale-i Nur'un hizmetine hasr-ı vakit eden rükünlere ve çalışanlara zekâtla yardım etmek de Risale-i Nur'a bir nevi hizmettir.