Beylerbeyi

Beylerbeyi
@ittihaditurkiye
çiftdüşün
İçinizden vefat edip de geride eşler bırakan kimselerin hanımları, kendi başlarına dört ay on gün beklerler. İddet (bekleme) sürelerini bitirdikleri zaman, artık kendileri hakkında meşru bir şekilde yapacakları hareketten size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Sayfa 29 - Pusula Yayın DağıtımKitabı okuyor
Reklam
Dikkatimi çekti
Müşrik kadınları, iman etmedikçe nikâhlamayın. Bir müşrik kadın, sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye herhalde ondan daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de mümin kadınları nikâh ettirmeyin. Bir müşrik, sizin hoşunuza gitse bile, mümin bir köle elbette ondan daha hayırlıdır.
Sayfa 27 - Pusula Yayın DağıtımKitabı okuyor
Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için «Bu Allah katındandır.» derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!..
Sayfa 13 - Pusula Yayın DağıtımKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
288 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
İttihat ve Terakki 1908-1914
İttihat ve Terakki 1908-1914Feroz Ahmad
8.7/10 · 265 reads
Reklam
Belki bir insan hayatı zamanın fırınında ateşe attığımız bir kâğıt kadar çabuk yanıyor. Belki hayat, hakikaten bazı filozofların dediği gibi, gülünç bir oyundur. Tam bir ümitsizlik içinde bir yığın karar kılıklı tereddüt ve küçük, ümitsiz savunmalardır, hatta hülyadır. Ama, gerçekten yaşamış bir insanın ömrü yine mühim bir şeydir. Çünkü ne kadar gülünç olursa olsun, biz yine hayatı tam inkâr edemiyo- ruz. Onda kafamızın vehimleri olsa bile, iyi, kötü diye kıymetler anıyoruz. Aşka, ihtirasa yer veriyoruz. Sanatkârcasına yaşamanın, küçük hesap ve israflarda kaybolmanın farklarını buluyoruz.
Sayfa 133 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
‘’ Gitse, diyordu; ne olur, bıraksa ve gitse… Gelişi o kadar ani oldu ki, kendi kendime kalmağa ihtiyacım var. Ne sanıyor beni, dalaştığı arkadaşlarından biri miyim? ‘’
Sayfa 122 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Hayat bizimdir; ona istediğimiz şekli vereceğiz. Ve o şeklini alır- ken, kendi şarkısını yapacak. Fakat fikre, sanata hiç karışmayaca- ğız! Onları hür bırakacağız. Çünkü, onlar hürriyet, mutlak hürriyet isterler. Masal bir anda, biz istiyoruz diye teşekkül etmez. O haya- tın içinden fışkırır. Hele mazi ile bağlarımızı kesmek, garba kendi- mizi kapatmak! Asla! Ne zannediyorsunuz bizi! Biz şarkın en klasik zevkli milletiyiz. Her şey bizden bir devam istiyor.
Sayfa 99 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
“ Güya Ada’dayım! Ve o da burada… ne kadar birbirimizden uzağız… aynı evde, ayrı ayrı odalarda olsak yine netice aynı olacak…’’
Sayfa 98 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Böyle olması bir bakıma rahattı; çünkü üç şeyi düşünmek, hiçbir şey düşünmemekti. En korkuncu üçünün birden birleşmesi, içinde acayip, mustarip, muzlim ve biçimsiz terkiplerini kurmasıydı.
Sayfa 50 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
O7
ll. Abdülhamid: Kimdir bu İttihatçılar? Hüseyin Hilmi Paşa: Kulunuzdan gayrısı.
Vatan ve millet, vatan ve millet olduk- ları için sevilir; bir din, din olarak münakaşa edilir, ret veya kabul edilir, yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıklar için değil..."
Sayfa 48 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
İşleri- miz, bizim ve bize benzerlerin küçük sakatlıklarıyla, tesadüflerin ihanetiyle, her zaman bozulabilir. Hatta birkaç nesil için bozuk gidebilir. Bu bozulma, bu düzensizlik iç kıymetlerimize karşı vaziyetimizi değiştirmemelidir. İki ayrı şeyi birbirine karıştırırsak çıplak kalırız. Hatta zaferlerimizi bile tanrılardan bilmemeliyiz. Çünkü ihtimallerin cetvelinde mağlubiyet de vardır. Amcanın mahkemesinin uzamasıyla bu vatan üzerindeki tarihî hakları- mızın, kız kardeşinin evlenmemesiyle Süleymaniye'de okunan sabah ezanının ve Müslüman bir babadan doğmanızın, paranızı dolandıran emlâk tellâlıyla iç çehremizi yapan kıymetlerin, bizi yapan büyük realitelerin ilgisi nedir? Bunlar sonu cemiyete dayanan realiteler olsa bile, bizi kendimizi inkâra değil, şartları değiştirmeğe götürmelidir. Elbette ki bizden mesut memleketler ve vatandaşları vardır; elbette ki iki asırlık hezimetlerin, çöküntülerin, henüz kendi şartlarını bulamamış bir imparatorluk artığı olmamızın bir yığın neticesini hayatımızda, hatta etimizde duya- cağız. Fakat bu ıstırabın bizi inkâra götürmesi, daha büyük bir hezimeti kabul değil midir? Vatan ve millet, vatan ve millet olduk- ları için sevilir; bir din, din olarak münakaşa edilir, ret veya kabul edilir, yoksa hayatımıza getirecekleri kolaylıklar için değil..."
Sayfa 48 - Dergah YayınlarıKitabı yarım bıraktı
770 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.