İttihatçılar davalarına aykırı olarak hürriyet yerine yeni bir istibdat, adalet yerine zulüm, kardeşlik yerine düşmanlık, hapis ve suikastler devrine girmişler. İmparatorluğu kurtaracak yerde dağılmasına sebep olmuşlardı.
Sayfa 113Kitabı okudu
İttihatçılar sigorta memuruna gitmişler. Memur "Nesiniz" diye sormuş; "İttihat ve Terakki Fırkasındanız" demişler. Memur, "Siz sigortaya kabul edilmesiniz" demiş. "Çünkü sizin hayatınız tabii ölümle değil, tesadüfi ölümledir. Nihayetiniz bir kurşun veya üç ayaklı bir sehpa." Yakup Cemil
Sayfa 21 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
İttihatçıların Marifeti!
Almanya, Osmanlı ordularını Balkanlardan uzak tutmayı tercih ettiği için onların Kafkas, Irak ve Suriye (Sina) cephelerinde çarpışmalarını daha uygun bulmuştur. Böylece İttihatçılar, tarihte ilk defa Osmanlı ordularını yabancı bir devletin emrine sokmuş bulunuyorlardı.
Sayfa 95 - Timaş Yayınlar, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
II. Abdülhamid'i Tahttan İndirenler!
31 Mart Olayı'nı fırsat bilen İttihatçılar, hadiseyi siyasi çıkarları uğruna istismar etmişlerdir. II. Abdülhamid'den çekinen ve o tahtta bulundukça istedikleri gibi hükmedemeyeceğini düşünen İttihatçılar, şeklen şeyhülislâmın fetvasını da temin ettikten sonra hal' kararını meclisçe almışlardır. Kararı II. Abdülhamid'e tebliğ edenler arasında, sözde Osmanlı halkının tamamı temsil ediliyormuş gibi görünmek için Ermeni Katoliği Aram ve Selanik mebusu Yahudi Karasu (Carasso) da vardı. Böylece, 27 Nisan 1909'da tahttan indirilen II. Abdülhamid'in yerine, kardeşi Sultan Abdülmecid'in 65 yaşındaki oğlu V. Mehmed Reşad geçmiştir. II. Abdülhamid ise Selanik'te muhafaza altında yaşamış, sonra 1912 yılında İstanbul'a getirilerek 10 Şubat 1918'de burada vefat etmiştir.
Sayfa 87 - Timaş Yayınlar, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü, hem de hatalarının bir nedeni...
Sayfa 18
İttihatçılar oturdukları yerden kalktığı zaman mutlaka bir aksiyon olmalıydı.
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı 1854'ten başlayarak dışarıdan borç aldıkça toprak yitiriyor, toprak yitirdikçe dış borç alıyordu ve bunun sorumlusu, Padişahlık özlemcilerinin savladığı gibi Sadrazamlar, İttihatçılar, vs. değil, doğrudan doğruya Osmanlı'nın bilim ve teknoloji alanında Batı'nın gerisinde kalmasıydı.
“... Babam imparatorluğu kırk yıl boyunca idare eden ağabeyi Sultan Abdulhamid’in ‘ İngiliz dostluğu, Fransız yakınlığı’ politikasını benimsemişti. Esasen çözülmüş ve zayıflamış olan imparatorluğu toparlayıp dağılmaktan kurtarmak için amcam Abdülhamid , kendi tabiri ile ‘Ali’nin külahını Veli’ye , Veli’nin külahını Ali’ye giydirmekle otuz yıldır canım çıktı. Öyle kurtardık.Adamlar -yani İttihatçılar - kimseye danışmadan , hatta kendi aralarında bile istişare etmeden sanki yağma varmış da geç kalınacakmış gibi Balkan Harbi’ne ve arkasından Birinci Cihan Harbi’ne ve Alman dostluğuna kapılarak maceralara atıldılar ve bu hale getirdiler! Yazık değil mi?’ derdi....Babam da bu siyasetin taraftarı idi ve yazık ki tahta çıktığı zaman iş işten geçmişti ...( Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan )
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.