…İnsan ölür, gövdesi yeniden toz olur
benzerlerinin hepsi toprağa döner yeniden
ama kitap, anısının ağızdan ağıza iletilmesini sağlar.
Bir kitap, sağlam bir evden yeğdir
ya da Batı’da bir tapınaktan,
bir kaleden de yeğdir…
.
Yemen Seferi’nden dönen Ali’yi, bu sefere katılan sahâbîlerden dördü bazı davranışları sebebiyle Peygamber’e şikâyet etmek istemiş, o da, “Ali’den ne istiyorsunuz?” diye üç defa çıkıştıktan sonra, “Ali bendendir, ben de ondan; benden sonra o bütün müminlerin velîsidir” buyurmuştur. Bu hadisteki, “Benden sonra o bütün müminlerin velîsidir” ifadesi, Şiîler’e göre Ali b. Ebû Tâlib’in Hz. Peygamber’den sonra halife olacağını gösterir. Halbuki Tirmizî bu hadisi sadece bir râvinin rivayet ettiğini ve bir başka tarikle geldiğine vâkıf olamadığını söylemiştir. Gerek bu senedde gerekse Ahmed b. Hanbel’in Müsned’indeki (IV, 437) senedde Ca‘fer b. Süleyman ed-Dubaî adlı aşırı Şiî bir râvi vardır. “Muâviye’nin adı anılınca ona hakaret eden, Ali’nin adı anılınca oturup ağlayan” (İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, II, 97) bu râvi sebebiyle hadis zayıftır. Gerçi aynı hadisi Ahmed b. Hanbel değişik bir senedle de rivayet etmektedir (IV, 356). Fakat bu senedde de Eclah el-Kindî adlı bir başka Şiî vardır (Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, I, 79). Hadisin diğer rivayetlerinde “benden sonra” ifadesinin bulunmayışı (bk. Müsned, I, 84, 118, 119, 152, 331; IV, 281, 368, 370, 372; V, 347, 366, 419), bu ilâvenin iki Şiî râviden kaynaklandığı kanaatine ağırlık kazandırmaktadır.
Resulullah (saa) şöyle buyurdu: (Ali minni ve enâ min Ali, ve lâ yüeddi anni illâ enâ ev Ali)
Meali: "Ali bendendir, ben de Ali'denim, kendi yerime ben veya Ali’den başka kimse eda edemez"