Böylece, yok olmanın eşiğinde, yanında onu anlayacak, ona acıyacak tek insan olmadan yaşamak zorundaydı.
Bu yaşamak veya... ölmek sorunu. Evet, bir zamanlar yaşam vardı, oysa şimdi yaşam benden uzaklaşmakta. Bense onu durduramıyorum. Evet, kendimi niye aldatayım? Benden başka herkes ölmekte olduğumu ve günlerimin sayılı olduğunu biliyor, kabul ediyor... Şu anda olabilir mi bu? Aydınlıktı, oysa şimdi karanlık.
Sayfa 60 - antikkitapKitabı okudu
Reklam
''Umursamıyorlar. Ama onlar da ölecekler. Aptallar! Ben daha erken öleceğim, onlar biraz daha geç ölecekler, hepsi bu! Onların da sırası gelecek. Şimdi eğleniyorlar. Düşüncesizler!''
Sayfa 60 - antikkitapKitabı okudu
''Şurası bir gerçek ki , yaşamımı pencerenin perdesi uğruna yitirmekteyim. Ne korkunç ve de ne gülünç! Olamaz ! Olamaz , ama oldu! Olmakta!''
Sayfa 68 - antikkitapKitabı okudu
Soluk aldı, içine çekerken tam ortada durdu, bedeni gerildi ve öldü. 25 Mart 1886
Sayfa 111 - antikkitapKitabı okudu
İşte o anda İvan İlyiç kara deliğe düştü, Oradaki ışığı gördü… İçinde, ölüme karşı her zamanki korkuyu arıyor, bulamıyordu. Hani ölüm?... Ne ölümü?... Hiç korku yok! Çünkü ölüm de yoktu, yerine ışık vardı. İvan İlyiç, birdenbire yüksek sesle “Demek böyleymiş!” dedi. “Ne saadet!”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.