Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Malumat yüklemeye "eğitim" diyen bir toplumun "eğitilmişleri" yalnız duygusal yönden gelişmemiş olmayacaklar, aynı zamanda onların sistematik düşünme yetenekleri gelişmemiş olacaktır. Olaylara ve yaşama bakışları, okula gitmemiş sıradan yurttaştan farklı olmayacak, ama onlar, okula gittikleri için kendilerini diğerlerinden daha iyi biliyor sanacak ve egoları şişecektir. Tabii bu şişkin egolar, onları makam sahibi olmaya yöneltecek ve geldikleri makama sıkı sıkıya sarılacaklardır.
BÜROKRATIN TABIATI, TARIHI VE DEVLETİ :
Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet'in devrimcileri bir ortaçağ toplumuyla değil, son asrıni modernleşme sancılarıyla geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar... Bugünkü Türkiye'nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafin bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkün".
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk...
Askerî okulda iyi bir eğitim aldı. Devlet bursuyla okudu. Akabinde genç yaşlarda kritik görevlerde bulundu. Savaşlarda olgunlaşıp iyi bir subay, iyi bir asker oldu. Gençliğinin büyük bir kısmı savaşlarda geçti. Zira Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyordu ve o kuşağın subayları savaşlarda erkenden olgunlaştılar.
Aydın olmak, modaya uygun giyinmek değildir.Aydınlar toplumun beyni sayılırlar.Toplum, sizi iyi bir eğitim gördükten sonra yüksek bir maaş alıp, akşamları salonlarda iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenin diye okutmamıştır. Böyle yapanlar gerçek aydın değil; aydınların küflenmişidir.
Ana babaların çocuklarının akıl ve ruh bahçelerini böyle ekip biçmeden bırakmaları vicdanlara sığmaz bir cinayettir. Çünkü çocuklara iyi bir eğitim verme meselesi, sadece ana babaları ilgilendiren bir mesele değildir. Bütün toplumu, milleti ve devleti ilgilendiren bir meseledir.
"İyi bir eğitim, zenginle fakirin farkını ortadan kaldırır!"
Reklam
İkinci hata: İnsan nadiren gerçekleşen hali bilmediği için, sıkça meydana gelen hallerin nefsine yerleşmesi ve bunların hafızasını (zikr) kaplaması nedeniyle, nadir olan bu hal dışındaki hallerde, gayelerine aykırı olan bir fiilin mutlak darak kötülüğüne hükmedebilir. Mesela bazen insan, yalanın mutlak olarak her durumda kötü olduğuna hükmeder. Yalanın kötü olması ilave bir özellikten dolayı değil, zâtı itibarıyla yalan olmasından dolayıdır. Bunun nedeni insanın bazı hallerde yalan ile elde edilebilecek birçok faydayı aklına getirmemesidir. (Nadır olan) bu halin meydana gelmesi durumunda, insan tabiatı, kötü görmeye çokça alıştığından, yalanı iyi görmekten kaçınır. Zira insan tabiatı ilk çocukluk döneminden itibaren eğitim ve telkin yoluyla yalandan sakınmakta ve yalanın zâtı itibarıyla kötü olduğuna ve bu nedenle hiç yalan söylememesi gerektiğine inanmaktadır. Böylece yalan, her zaman onda var olan, ancak nadiren ayrılan bır şart nedeniyle kötü olur. Bunun için insan bu şarta dikkat etmez ve yalanın kötü olduğu ve ondan mutlaka kaçınması gerektiği tabiatına iyice yerleşir.
Sayfa 355 - GazzâlîKitabı okudu
İyi bir eğitim için ayrıca, bağımsız eleştirici düşüncenin de gençlerde geliştirilmesi önemlidir. Oysa, bu gelişme gereğinden çok şey okutularak büyük ölçüde kösteklenmiştir. Gereğinden çok şey okutmak, ister istemez, düzeyde kalmaya ve kültürsüzlüğe götürür. Öğretim öyle olmalı ki, sunduğu şey, değerli bir nimet sayılmalı, güç bir ödev değil.
Bağımsız Düşünce ve EğitimKitabı okudu
Müthiş soru
“Bir de kendilerini daha akıllı sayanlar var, diyorlar ki evet, Cumhuriyet rejiminde bazı gelişmeler olmuştur, ülke daha derlenmiş toparlanmış, eğitim öğretim ilerlemiş, sanayileşme ucundan ucundan başlamıştır, fakat... İşte bu fakat müthiş, zira arkasından şu geliyor: Canım böyle bir ilerleme, her ülkenin doğal ilerlemesidir, bu kadar uzun bir zaman parçası içinde nasıl olsa buna benzer şeyler gerçekleştirilecekti. Bu bakımdan, yapılanları Cumhuriyet'in başarı hanesine kaydedemeyiz! Böylelerine cevap yerine başka bir sorum var: İyi ama, Osmanlı rejimi, son iki yüz yılı içersinde acaba neden zaman içinde doğal ilerlemeyi gösterememiş de, batmıştır? Bizi de batırmıştır? Buna karşılık Cumhuriyet rejimi elli yıl içersinde o batmış ülkeden pekâlâ eli ayağı düzgünce yepyeni bir devlet çıkarabilmiştir? Ha, işte bu soruya karşılık veremezler, zira eleştirileri sağduyunun gereklerini taşımamaktadır. Olumsuzluğu devrimcilik, disiplinsiz isyancılığı ilericilik sanmaktadırlar.”
Daha iyi bir dünyanın kurulmasına çalışılırken Tanrı kavramından yararlanılması gerektiğine inanmıyorum. Bunun, çağdaş bir aydının davranışları ile bağdaşabileceğini sanmıyorum. Ayrıca, tarih de gösteriyor ki, her topluluk ya Tanrının kendilerinden yana olduğuna inanıyor, ya da böyle olduğuna karşısındakileri inandırmaya çalışıyor. Bu da, sağduyuya dayanan bir anlayış ve davranışı güçleştiren bir durum. Daha ahlâklı ve aydınca bir tutumun gelişmesi yolunda girişilecek sabırlı ve açık sözlü eğitim çalışmaları, kanımca, daha mutlu bir yaşama düzenine giden tek yoldur.
Tanrı Kavramının SömürülmesiKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.