Ayın Dergisi
Defterime sayfalarca sevdiğim şeyleri yazıyorum. Sevdiğim şeylerden bahsetmek, sevdiğim şeyler hakkında yazmak, sevdiğim şeylerde daha iyi olmak, yeni bir şeyi sevmek, neleri sevdiğimi keşfetmek her sıkıntıyı geçiriyor. Her şeyde çok iyi olmaya çalışmak beni yorup tüketmeye başladığında ve kimi zaman yerli yersiz başarısız olmaktan çok fazla korktuğumda, her daim bana inanan birilerinin olduğunu ve olacağını hatırlıyorum orada: En başta kendim. Ve sadece bir şeylerde iyi olduğum için, bir şeylerin parçası olduğum için veya bir şeyde bana ihtiyaçları oldukları için değil de sadece kendim olduğum için beni sevebilen insanlar.
Sayfa 22 - Kafkaokur
Saflığı da yoktu, tam tersine saflıkla maskelenmiş dehşetli bir şüphecilik, pek çok şey görebilen bir zekâ sezdim. Doğrusu, iddia makamının Smerdyakov'a meczupluk yakıştırması büyük bir temiz yürekliliktir. Ben ondan kesin bir etki ile ayrıldım: Bence Smerdyakov içi zehir, boyunu çok aşan bir onur dolu, kinci, aşırı kıskanç bir yaratıktı. Hakkında edindiğim bilgilere bakılırsa dünyaya geliş şeklinden nefret ediyor, utanç duyuyor; "Smerdyaşaya'dan dünyaya geldiğini" hatırladıkça diş gıcırdatıyordu. Çocukluğunda bu kadar iyilik gördüğü uşak Grigori ile karısına karşı saygısızdı. Rusya'ya lanet okur, alaya alırdı. Fransız uyruğu olabilmek için oraya gitmeyi kurardı. Bunu yapacak parası olmadığından sık sık bahsederdi. Bana öyle geliyor ki, bu adam kendinden başka kimseyi sevmezdi, kendine karşı saygısı garip denecek kadar büyüktü. Aydın bir insan olmak onun gözünde güzel elbise, temiz gömlek, iyi parlatılmış kundura giymekti. Fyodor Pavloviç'ın yasa dışı çocuğu olarak (bu ispatlanmıştı) durumunu öbür çocuklarıyla kıyaslarken halinden nefret edebilirdi. Bütün haklar, miras, her şey, ötekilerde, o ise sadece bir aşçı... Parayı Fyodor Pavloviç'le birlikte zarfa koyduklarını söyledi bana. Yarınını kurtarabilecek bu paranın nereye gideceğini biliyor, içerliyordu tabii. Gıcır gıcır, renk renk banknotları gözüyle görmüştü; (mahsus sordum ona.) Kıskanç, özüne fazla düşkün kimselerin önüne asla çok para yaymayın! Smerdyakov bu kadar toplu parayı ömründe ilk olarak görüyordu. renk renk banknot desteleri hayalinde marazi bir etki uyandırabilirdi.
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
+ Oysa öğretmenin ihtiyacını kendisinden daha iyi bilecek kimse yoktur. Bu yüzden öğretmen, mesleği ile ilgili olarak kendi ihtiyacını hisseder, keşfeder ve ona göre kendisini geliştirir. - Bu gözleminize katılıyorum. Üzerinde durulması gereken önemli bir konunun altını çiziyorsunuz. + Kendini gelişirme ile ilgili izlenilenebilecek yol, klasik bir çerçeveye oturtulabilir. Öğretmen öncelikle okur. Okumak zenginleştirir ve özgürleştirir. - Okumak özgürleştirici ise, okumayan kişi de özgürlüğünü istemeyen kişi oluyor, diye anlıyorum.
Sayfa 131 - -Doğan Cüceloğlu, +İrfan ErdoğanKitabı okudu
Beni istediğin yere çekip götürebileceğini düşünmen komik." Bennett tekrar yüzüme baktığında kafamı yana eğip omuzlarından aşağı bastırdım. “Dizlerinin üstüne çök.” Bennett keskin bakışlarla bana baktı. “Ne?” “Dizlerinin üstüne çök," diye tekrarladım. Eğer bakışlar bir insanı öldürebilseydi bir kalamarın yanında servis
Sayfa 122
Reklam
... iyi okur olmak özel bir yetenek sorunu değildir.
Sayfa 176 - Can YayınlarıKitabı okudu
Stendhal aşkı dörde ayırıyor, Cemil Meriç açıklıyor Birincisi gerçek aşk. Yani amour-passion. .. (sevgili ölse bile) sevgi.. ölünceye kadar devam eder. Amour-passion bu. Bütün şartları yenen, fiziğe aldırış etmeyen bir nevi communion. İkinci aşk bir övünme vesilesi: Amour-goût. Başkaları için sevişilir, gösteriş için sevişilir. Erkek genç ve
Pupa Hava, fantastik öykü ( 9.Kısım )
Kız, kaçar. Orada yanlış olan, doğru olmayan bir şeyler vardır. Tamamen çarpık bir şeyler. Bu, doğaya karşı gelmektir. Kız, bunu anlar. Little People’ın ne istediğini anlayamaz. Fakat pupanın içindeki kendi görüntüsü, kızı tedirgin eder. Yaşayan, hareket eden kendi kopyasıyla birlikte yaşamak. Öyle bir şeyi yapamayacaktır. Buradan kaçmam gerek.
Okurken Uyanık Kalmak
Ve okurlar aldıkları hazzın sadece eğlendirilmekten farkını biliyorlar. İzlemek genelde tümüyle edilgenken okumak daima bir eylemdir. Açma düğmesine bastınız mı Televizyon başlar ve devam eder, eder, eder... Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine, kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz kitap okurken. Kitap, televizyon veya film gibi gözlerinizi, bakışlarınızı bir yerden bir başka yere götürmez. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şeyler yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır. Okumak bir iş birliği, bir katılımdır. Herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani.
Reklam
Kitapçıları görmeye ve kitap satıcıları ile tanışmaya bayılıyorum. Kitap satıcıları gerçekten çok özel bir ırk. Aklı düzgün işleyen hiç kimse bir maaş karşılığında kitapçıda çalışmayı kabul etmez ya da kitapçı sahibi olmak istemez; kar oranı çok düşük. Bu yüzden bu kişiler okumayı gerçekten seven insanlar olmalı ve onları bu yola iten de herhalde okumak ve yeni kitapları ilk elde eden olma tutkusudur. … Benim için kitapçılara giren insanların ne aradıklarını bilmeleri hala büyüleyici bir konu olmaya devam ediyor. Sadece etrafa bakmak istiyor ve ilgilerini çeken bir kitap bulabilmeyi umuyorlar. Sonra da yayıncının kitap kapağına yazdığı övgülere güvenmeyecek kadar zeki olanlar kitap satıcısına şu üç soruyu soruyor: 1) ne hakkında? 2) Okudunuz mu? 3) İyi mi? Sophie ve benim gibi müzmin kitap satıcıları yalan söyleyemiyor. Yüzümüz her zaman gerçeği açığa vuruyordu. Bir kaşımızı kaldırmamız ya da dudağımızın bir kıvrımı bunun kötü bir kitap olduğunu ortaya çıkarıyor ve o zaman da zeki okuyucu elindeki kitap yerine bir tavsiye istiyordu. O zaman da onları belli bir kitaba yönlendiriyor ve onu okumalarını emrediyorduk. Eğer okur ve nefret ederlerse bir daha asla geri gelmiyorlardı. Fakat eğer tavsiye ettiğiniz bir kitabı severlerse ömür boyu müşteri oluyorlardı.
Öğretmenin tırnağı ile işaret ettiği yerden fazlasını öğrenmek, bir şeyler sormak, Oblomov'un aklından bile geçmezdi. Sınıfta tuttuğu notları şöyle bir okur geçer, iyice anlamadığı yerleri anlamak merakına düşmezdi. İstatistik, tarih ya da iktisat adını taşıyan kitaplardan bazı parçaları harfi har fine ezberlediği zaman pek keyiflenirdi. Ama
"İyi kalpli olmak" ne kadar hükümsüz bir değer nice zamandır, değil mi?
Türk Yazar 2024/1
"Evrende her şey zıtlıklarla var olur. Babam derdi ki, bu kadar iyi olma. Sen bu kadar iyisin diye evrenin bir yerinde birileri o kadar kötü olmak zorunda kalıyor... Evrenin tek sorunu denge..."
Sayfa 201 - Destek Yayınları, 125. Baskı, Temmuz 2017Kitabı okudu
393 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.