Eskiden biz
Ne sıkıntılar çekmişiz
Okumak, öğrenmek için;
Düşündüm de güldüm demin.
Size ne mutlu çocuklar!
Güzel kitaplarınız var;
Öğretmenleriniz iyi,
Öğretiyorlar her şeyi;
Tahta, sıra, hep mükemmel;
Hiçbirisi yoktu evvel.
Hasırlarda sürünürdük,
Evlere hep cahil döndük.
Bize göre bugün birer
Küçük bilginsiniz sizler.
Okuyunuz; okuyanlar
Çok şey bilir, çok şey yapar.
Öğrenmezsek yolu, izi;
Yolda kurtlar kapar bizi!
''Dışın nasıl görünüyorsa için de öyle olsun, yahut, daha da yalın söylenmesini istersen: .''Kendinizi herkese olduğunuz yahut olabileceğinizden farklı olmamış olduğunuz gibi gösterecek olan durumunuzdan farklı değilmiş gibi göstermeyeceğiniz sanısına kapılmayın.''
Alice terbiyeli terbiyeli ''Bunu bir yere yazsam daha iyi anlardım'' dedi ''Siz söylerken pek anlayamadım.''
Bursa’da tanıştığım bir kitapçıya gittim.
-“İngilizce ders verilir.” diye bir kağıda
yazsam da, sizin dükkanın camına
kağıdı yapıştırsam, nasıl olur?
-İş çıkmaz! dedi.
"Sen gerçekten bana hayran mısın, değil misin?"
"Hayran olmak ne demek?"
"Hayran olmak, benim bu gezegenin en yakışıklı, en iyi giyinen, en zengin ve en zeki adamı olduğuma inanmak demektir."
"Ama bu gezegende senden başka kimse yok ki."
"Canım hatırım için hayran oluver gitsin."
Bu benim hayatım
Her saniyesine kefilim, tamam mı
İyi ki yaşadım, iyi ki sevdim, iyi ki ağladım, güldüm
Pişman değilim, düşe kalka yürüdüm de öyle büyüdüm
Acı söz demedim, haram ellemedim
Kul hakkı yemedim, daha ne olsun
Hoşçakal, sevgili Werther! - Sevgili Werther! Bana ilk defa sevgili diye hitab ediyordu ve bu iliğime, kemiğime işledi. Kendi kendime yüz defa tekrarladım ve dün yatağa giderken kendi kendime her türlü şeyi konuşurken, birden şöyle dedim: İyi geceler, sevgili Werther! sonra da kendime güldüm.
Gömlekten taşmış kollarımdaki dövmelere baktım. Ne zaman yaptırdığımı bile hatırlamıyordum birçoğunu. Anlamlarını, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Ve güldüm kendime bakarak, annem derdi zaten: "Dokunduğun her şeyi bozuyorsun ! İyi bakmıyorsun eşyalarına"
Haklıymış... Bedenimi de bozmuştum...
“Sen iyi bir öğretmensin. Çocuklar seviyor seni." "Sanmıyorum" diyerek güldüm. “Onu nereden anladın?"
“Her gün geliyorum buraya. Ara sıra da sana denk geliyorum. Öğrenciler ne zaman yanından geçseler ya da yanına gelseler hep gülümsüyorlar."
"Oradan mı anladın?"
"Az şey mi bu sence?"..
…
"Güldüm, çünkü ölenler dertlerinden kurtuluyorlar, ancak senin derdin yeni başlıyor. Bana üçüncü kez vurdun, evliliğimiz sona erdi, kendine iyi bak," deyip kalktı ve cenazeden ayrılıp evlerine gitti.
Sizinle olan ilişkimde çok iyi tecrübe ettim. İnsanın yılanla uyuşması mümkün olamadığı gibi sadık karakter ile ahlak bozukluğu arasında sürekli bir beraberlik meydana getirmek mümkün değildir.
Sayfa 89 - İş Bankası Kültür yayınları 6. BasımKitabı okudu