Ben kendime eğilip eğilip bakmaktan, irkilmekten, korkmaktan, ortaya çıkacağım diye titremekten, diğerlerini hep beni fark edecek ve tutuklayacak, buna da yetkisi olan kimseler olarak görmekten başka bir şeyi ayırt edemiyordum. Bu tutuklanma korkusu, yalan ve kendini gizlemek ve başka türlü gösterme suçu üzerimde öyle bir yük ve korkuydu ki, yakalanırsam fena muamele görmeyeyim diye insanlara bir yandan hep çok iyi davranmaya, benden çok sert şikayetçi olamamalarını sağlamaya çalışıyor, geceler boyu savunmalar hazırlıyordum. Zaman içinde bakarken bakarken bir de ne göreyim: bütün sapkınlığıma, yalanlarıma, her türlü tuhaflığıma rağmen gördüğüm, bildiğim, bilebileceğim en normal insan ben değil miymişim? İşte bunu görmek beni kaydıraktan kaydırdı.
"Bazen sırf bizle beraber oldukları için insanlara nasıl minnettarlık beslediğimizi ben de pek iyi bilirim. Onun için, sana rastlamış olduğumdan dolayı benim de sana teşekkür etmeme izin ver."
İyi geceler, sevgili Parlayan Sular Gölü. Sevdiğim şeylere her zaman, tıpkı insanlara yaptığım gibi iyi geceler diyorum. Bence hoşlarına gidiyor. O su sanki bana gülümsüyor...