Aslında doğum günü dün:(
Doğum günün Astsubay Başçavuş Zülfikar Şahin🫶 Nice güzel, Duru’ya kavuşabildiğin yaşlara iyi ki doğdun💖✨
Müslümanlar açıkça anlamışlardı ki, uygulama alanına konulmayan ettirilmeyen, kalplerde gizli kalmış iyi niyetler insanı Müslüman edemez. Ne Allah katında, ne de gerçek karşısında bu şekilde niyetlerin değeri yoktur. Nitekim peygamberimiz: iman temenni ve tahallüllerle (süslemelerle) değil, kalplerde yerleşmesiyle, amelin de onu tasdik etmesiyle vücut bulur " buyurmuşlardır. Bu hususta iyi bir inceleme yaptığımız ve özellikle insan hayatına dair psikolojik bilgilerimizi arttırdığımız takdirde yukarıdaki ifadenin ne kadar doğru olduğunu kolayca kavramakta güçlük çekmeyiz. S:10
Reklam
Kitaplar Üzerine
Geçen hafta
Vefa Karagöktaş
Vefa Karagöktaş
sayesinde benim için bir nimet olan kitaplar üzerine düşündüm, bir şeyler yazdım. Hoşuma giden bir parçayı burada paylaşmadan da edemedim. Kitaplarıyla arkadaş olanlar ne dediğimi iyi anlar. Lise yıllarında hiçbir şekilde müşterek zevklere sahip olmadığım sınıflarda eğitim gördüm, kimseyle arkadaşlık kur(a)madım. O dönemlerde kitaplara sığındım ve o kitaplar benim arkadaşlarım oldu. Tom Sawyer ile maceralar yaşadım, Hüseyin Hüsnü Şen ve ailesiyle hemhâl oldum; bir olaya bir ailenin üç ferdi nasıl farklı bakıyor onu öğrendim, yaylalarda Yürekdede ile yürüdüm, Macbeth'ten hırsın insanı nelere sürükleyeceğini öğrendim, Beyaz Diş için hüzünlendim, Martı Livingston ile göklerde uçtum, Atticus ile bülbülü korudum, Ahmet Celal ile Milli Mücadele yıllarına gittim, Hercule Poirot ile suçlar çözdüm, Elizabeth ile kırlarda kitap okudum, Felatun Bey sinirlerimi zıplattı; Rakım Efendi beni sakinleştirdi... Kısacası ben kitapların dünyasında gezindim durdum tam dört yıl boyunca. Onlar bana yoldaş oldu, sıra arkadaşım oldu... Kitapları seviniz, kitapları seven insanları seviniz ki günleriniz okumakla geçsin; teknoloji çağının tahribatları kitapla ve hayırlı ilim öğrenmekle geçer, teknolojiyle değil. İlk vahiy, Alak Suresi… “Oku!” ile başlamıyor mu? Biz Müslümanlar okumayıp ibadet etmeyip de ne yapacağız?
Derler ki zaman her şeyi iyi edermiş, Zamanla her şey unutulur gidermiş, Bir de bana sor, o gözyaşları ve kahkahalar, Bugün hala canımı yakar, yüreğimi dağlar!
Örümcek, işini dokumacıya benzer şekilde gördüğü gibi, arı da peteğini yapmada pek çok mimarı utandırır. Ne var ki, en kötü mimarı en iyi arıdan ayıran şey, mimarın, yapısını gerçekte kurmadan önce, onu hayalinde kurabilmesidir.
392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Üsküdar'da geçmesi beni meshetti
Merhaba herkese spoiler var; Bünyamin'le başlayan Kars'a uzanan roman içinde ki romana geçiş yapıyoruz Üsküdar'a Beyoğlu'na yolculuk yapıyoruz ama 600 küsür civarı sene öncesine Zencefil Bünyamine yani bize güzel güzel anlatıyor. Bünyamin (yazar) Besti (nine)Gülbadem(mühendis çırağı) ,Zencefil( papağan) Sunullah efendi (Mühendis Usta) , Ruhsarla tanışıyoruz. Kahvelerinizi yapın okuma yeri belirleyin (vardır tabi herkesin) :) çok keyif alacağınızı garanti ediyoru. Edebiyatın yoğun olduğu, çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu olay örgüsü abartmadan tam yerindeydi hayali gerçeklik kurgusuyla yazılmış çok yerinde abartmadan yazmış Murat Kaan. Başarla Besti Nineyi çok sevdim toprak toprağı çeker hesabı :) Besti nine Kars'ta yaşayan Azeri bir kadın Sonrasında Ustanın bilgeliği,Gülbademin sağlığı, Zencefilin şaka yollu küfürleri bayağı sardı aldı götürdü beni oralara . Sanki Üsküdar sokaklarında, Galata kulesinin etrafında mekik dokuyorum. Edebiyat, roman seviyorsanız sizi doyuracak bir eser kesinlikle okumanızı öneririm. Okumakta zorlanan zaman bulamayanlara tavsiyem geri sayım sayacı kullanmaları bende odaklanmak için yeni yeni yapıyorum çok iyi oluyor. Keyifli okumalar dilerim, saygılar, sevgilerle.
Uzakların Şarkısı
Uzakların ŞarkısıKaan Murat Yanık · Ketebe Yayınları · 20232,845 okunma
Reklam
Sana "Nasılsın?" diye sormayacağım.
Şimdi yıka elini yüzünü, gülümse aynalara, kendine çeki düzen ver ve her zaman senden bekledikleri maskeyi tak yüzüne... Gülümseyerek, "harikayım, nasıl iyi olmam ki" de yine...
Sayfa 137 - İkidünyaKitabı okudu
''İnsanlar doğa yasaları gereğince,genellikle iki bölüme ayrılırlar:Aşağılar(sıradanlar),ki bunların biricik görevleri,kendileri gibi olanların çoğalmalarını sağlamak,bu işin aracı olmaktır ve kendi çevrelerine yeni bir söz söylemek ve dehasında olanlar.Doğaldır ki, bu arada sınırsız sayıda alt bölümleme yapılabilir.Ama bu ana bölümün ayırt edici çizgileri oldukça keskindir. Birinciler,yani kendi gibi olanların çoğalmasına araç olanlar,doğaları gereği tutucudurlar,uysaldırlar,boyun eğerek yaşarlar ve boyun eğmeyi severler.Bence de bunlar uysal ve boyun eğici olmak zorundadırlar,çünkü bu onların görevidir ve burada olanlar için aşağılatıcı bir durum söz konusu değildir. İkinci bölümdekilerse,sürekli olarak yasaları çiğnerler,yıkıcıdırlar ya da yeteneklerine bağlı olarak,yıkıcılığa yatkındırlar.Bunların işledikleri suçlar doğaldır ki,son derece çeşitli ve görecelidir;ama büyük çoğunluğu,birbirinden apayrı nedenler ileri sürerek,,daha iyi şeyler adına şimdinin yıkılmasını isterler. Bunların ülkülerini gerçekleştirmeleri için ,cesetlerin,kan göllerinin üzerinden atlamaları gerekse,bence kendilerine bu izni,vicdan rahatlığıyla verebilirler;tabi bu söz konusu ülkünün ne olduğuna,boyutlarının ne olduğuna bağlı olan bir şeydir.''
Sayfa 324Kitabı okudu
Son
İnsan eğer iyi, adil, doğru ve güzel bir dünyada yaşamak istiyorsa önce kendisi bu değerlere sahip olmalı. Nasıl ki bir tek kötü toplumun tamamını zehirleyecek güce sahip olabiliyorsa, bir tek iyi de aynı şekilde toplumda büyütebilir ışığını.
Destek~ EpubKitabı okudu
Ne var ki güneşi, yıldızları, ayı öldürmeye kalkmadığımıza iyi ediyoruz. Denizlere çıkıp gerçek kardeşlerimizi öldürmek yetiyor bize. - Yaşlı Adam ve Deniz, Ernest Hemingway
Reklam
KAYDEDİLMEYEN DERDİN TEDAVİSİ OLMAZ
Yaşımız ilerledikçe hafızamız daha uzaktaki şeylerin işgaline uğradığına göre, eski hayaletler yeniden peydahlanacak demektir. Öyleyse delirme ya da unutuş, doğal tepkiler olsa gerektir. Sizce de öyle değil mi? Hayatım hakkında hatırladığım her şeyi anlatmaya çalışmamın nedeni budur belki de. Bunları bilmediği için oğluma, unutmaya başladığım için kendime anlatıyorum. Ama hafızanın yaratıcı işlevler gördüğünü düşünmek hoşuma gidiyor. Yalmzca hatırlayamadığını ya da tam olarak kavrayamadığını uydurduğu için değil. Bana göre, iyi bir hafiza kendi kendine şunu sormalıdır: Bana yapılanla ne yapabilirim? Anılarım beni neye dönüştürüyor? Beni nasıl yeniden üretiyor? Sanırım sürgünde öğrendim bunu. Ve burada, Yoshie ile. Etrafınızda her zaman size biraz olsun unutmanızı tavsiye eden insanlar olur. Bazı şeyleri hatırlamamanın daha iyi olduğunu söyleyen. Ne var ki, tavsiye edilen şey, sizi çözümsüzlüğe sürükler. Çünkü ifade edilmeyen bir travmanın üstesinden gelinemez. Tam anlamıyla yatışması sağlanamaz. Not etmediğiniz, sizi uyumaktan ya da başka bir şey düşünmekten alıkoyan fikirler gibi. Nur içinde yatsın, şöyle derdi terapistim: Kaydedilmeyen derdin tedavisi olmaz. Alanında isim yapmış biriydi. Bir seferinde, bu ilkeyi soykırıma nasıl uygulayabileceğimizi sordum ona. Ona göre, ilk kuşak için ifade edilemeyen bir şeydi soykırım. Ortada sözcükler yoktu. İkincisi kuşak için adı anılamaz bir şeydi. Uygunsuzdu. Üçüncü kuşak içinse, düşünülemez bir şeydi. Yaşanmış olması ya da bir daha düşünülemez bir şeydi. Yaşanmış olması ya da bir daha yaşanması mümkün olmayan şey. Bu safhaların hangisindeyiz biz?
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
𝒮𝑜̈𝓎𝓁𝑒𝓂𝑒 𝐵𝒾𝓁𝓂𝑒𝓈𝒾𝓃𝓁𝑒𝓇 ~ İyi ki okudum dediğim bu harika kitapta, kahramanların konuşmaları ve anlatmaları ile ilerliyor kitap.Ethem, Emin, Ekrem, Mürüvvet, Hülya, Çiğdem, Kazım; kendi dillerinden anlatıyorlar birbirilerinde gördüklerini, olayları yaşadıklarını. ~ Aslında bizim gün içinde ve bazı vakitler kafamızda yaptığımız şeyi, Şermin Yaşar kitapta yaşatmış. ~ @serminyasarofficial , harika bir kitap daha yazmış böylece. Ben çok beğendim, günlük hayatta yaşanan birçok olaya da değinmiş kişilerin hayatlarında. Hele ki Çiğdem’in ikinci kadın oluşu, sevmediği halde oyun oynaması onu seven adama vurucu bir olaydı. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. | Aişe Özsoy [ 18/03/2024 ] “Olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da.Şu an yaşadığım her şey o günlerin aynısı.Evde olmak istemiyorum, ama her akşam eve dönüyorum.İşte olmak istemiyorum ama her gün işe gidiyorum.Bir şey beni hep dışarıya çekiyor.Hiçbir yere ait hissedemiyorum.Hiçbir eve, hiçbir aileye, hiçbir topluluğa. Her şeyden, herkesten kaçmanın soluklanacak bir durağı var, ama kendinden kaçıyorsan durmadan kaçıyorsun, durduğun, dinlendiğin bir an bile olmuyor. Zenginin zengin diye derdi olmaz.Fakirin fakir diye.Gencin genç diye.Yaşlının yaşlı diye.Kime hak lan bu dert dediğiniz şey?Niye sormuyor kimse birbirine derdini?Niye dinlemiyor? “ [ Şermin Yaşar ]
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20232,754 okunma
Saygı kişinin kendisinden başlar. Bu nedenle bir toplumun kendi kendine olan saygısı o toplumun koyduğu kendi yasalarının uygulanabilirliğiyle ölçülür. Şu an dünyadaki en saygın devlet ve uluslara bakalım. Göreceğiz ki en saygın ulus ve devletler kendi koydukları yasaları en iyi yerine getirenler ve bunun için en çok gayret gösterenlerdir.
Ece Temelkuran:
Gençken, " orta sınıfın kapılarında sevgime merhamet dileneceğime, yalnız kalırım daha iyi" dediğin şey, kırk yaşına geldiğinde, biraz zor oluyor. Çünkü yaş ilerledikçe, gençliğinde daha kolay olan, düştüğünde kalkabilme hali, daha da zorlaşıyor. Demem o ki, aşk, ailede öğrenilebilecek bir şey değil. Düşmeyi ve kalkmayı ailede öğrenemediğin gibi...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.