"Ben öğretmenim ve son nefesimi gerekirse sınıfımda veririm" diyen ,kanserin son safhalarında olmasına rağmen çocuklarının başından bir an olsun ayrılmayan bir öğretmene sahip 10 yaşında bir çocuktum o zamanlar. Kitap okumaktan nefret eden, sahip olduğu kitapların kapaklarını dahi açmayan bir öğrenci... Matematiği o kadar çok seviyordum ki sayılardan başka hiç bir şey düşünmedim. Ve öyle bir öğretmendin ki beni kitaplara aşık ettin. Seni, bana hediye ettiğin ilk kitabınla toprağa koyalı 22 yıl oldu. Ve baş ucunda söz verdim sana kitap okuyacağım...2000. kitabımı bitirdim öğretmenim. Ve haklıydın," iyi bir matematik öğretmeni olmak istiyorsan, okumalısın " demiştin. Okuyorum ve okumaya devam edeceğim... Mekanın cennet olsun....
Eğitim sistemi kötü diyoruz ve öğrencilerinin neden sınavlarda gerekli başarı gösteremediklerini cevabını bulmuş gibi bu avuntunun arkasından saklanmaya çalışıyoruz.Oysa sistem sistemdir,iyi ve ya kötü ama o var,sistemi bozan da sistemi uygulayan kişilerdir Genelleme yapmayacağım fakat öğretmenlerin arasından öyle ''parlak'' olanlar var ki
Reklam
Hayallerim var benim, ideallerim, umutlarım. Öğretmenim ben, anneyim, elinden tutanım , yol gösterenim. İz bırakmak istiyorum kalplerine, ışık yakmak istiyorum yollarına ve en önemlisi sıcak sımsıcak bir kor kalmalı kalplerinde. Benden bir parça. Yıllar sonra sarı sıcak hatırlasınlar okul yıllarını. Mutluyduk biz o zamanlar, evet çalışırdık ama sadece test çözmezdik, eğlenirdik çok keyif alırdık desinler. Ben ne yazık ki yaşamadım o günleri, işte ondandır ki iyi öğretmen olmak hayalim var benim. Sarı sıcak...Çalışan, çabalayan tüm arkadaşlarım günümüz kutlu olsun hizliresim.com/v8o1N6
"İyi ki öğretmenim" dedirten, başıma gelen tatlı bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.Küçük bir kasabada okul öncesi öğretmenliği yapmaktayım.Öğrencilerime okula geliş ve gidişlerinde annelerinin yanında kardeşleri de refakat ediyorlar.Bu esnada küçük kardeşlerin sınıfın önüne gelip meraklı gözlerle içeriyi süzüşleri gözümden kaçmıyor.Onlarla hemen iletişime geçiyorum, o an için elime geçen küçük şeylerden hediyeler veriyorum.Vakit müsaitse o meraklı gözlerin hevesli bakışlarına yenik düşüp biraz sınıfta vakit geçirmelerine izin veriyorum.Hal böyleyken,ders esnasında kapı açıldı ve gelen evde sıkılmış küçük kardeşlerden bir tanesi,tereddütlü gözlerle: -Öğretmenim,ben geldim,kendim geldim... -Nasıl yani annenin haberi yok mu? -Yok,kaçtım geldim ben... -Tamam geç otur bakalım. Sonrasında annesini aradım; -"Küçük oğlunuzdan haberiniz var mı?" diye sordum. -Onu arıyoruz dedi telaşlı kadın. -Peki aramayın o burada,kendisi geldiğini söyledi o yüzden aradım. -Tamam hocam biraz kalsın çıkışta ikisini alayım,olur mu? dedi. Kabul etmiştim. Çıkış saati iki çocuğunu da almaya gelen kadına dedim ki: -Okuldan kaçıp eve gideni duymuştuk da evden kaçıp okula geleni ilk defa gördük... Daha neler göreceğiz vesselam...
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Batsın Bu Dünya - Öykü - Muhammed Işık * Bu öykü Orhan Gencebay'ın " Batsın Bu Dünya " eserinden faydalanarak yazılmıştır. Doğudaki şark görevini bitiren Ahmet öğretmen batıda görev yapmanın heyecanını yaşıyordu. Doğunun zor şartlarında iki çocuğuyla hayata tutunmaya çalışmış, köy okulunda öğrencileri ile çok güzel vakitler
Reklam
766 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.