"Kadınla erkeğin yan yana gelemediği, birbiriyle konuşup görüşemediği memlekette aşk olmaz." dedi iddialı bir havayla. "Neden biliyor musun? Çünkü erkekler uygun bir kadın görür görmez, iyi-kötü, güzel-çirkin, hiç bakmaz, haftalardır aç kalmış hayvanlar gibi üzerine atlarlar. Hepsinin alışkanlığı budur. Sonra da bunu aşk zannederler. Böyle bir yerde aşk olur mu? Sakın kendini kandırma.
"Kurbağa güzeldir, çok güzel. Varolan her şey güzeldir, her şey. Ama “Amma da çirkin" diye geçirirsiniz aklınızdan. Çünkü birileri sizi neyin çirkin neyin güzel olduğuna inandırmıştır, tıpkı neyin iyi neyin kötü olduğuna inandırdıkları gibi."
Reklam
Eğer gerçek kimsenin bir işine yaramıyorsa, yalan söylemek karşındakine kendini daha iyi hissettiriyorsa bu neden kötü bir şey olsun ki? Bırak bu ilkeli, ağdalı dürüstlük hezeyanlarını. Açlıktan ölen bir insana dünyanın bir yerlerinde insanların tıka basa doyduğunu söylemenin ne faydası var? Bırak herkesi kendisi gibi sansın, ya da bırak bir anne çirkinlikten yüzüne bakılmaz çocuğunun dünyalar güzeli olduğunu düşünsün. Ne değişecek? O çocuğun çirkin olması daha mı az sevmesine neden olacak yoksa gerçeği yüzüne vurduğunda çocuk mu güzelleşecek? Bırak şu Allah'ın belası dünyada birileri de yalancı bir hayalin içinde gerçeklerden uzak mutlu olsun.
Sayfa 212 - Mythos Kitap - Jeyan HerseklioğluKitabı okudu
Duru Görülü Olmak
Hakikat sizi özgür kıldığında, öğrendiğiniz semboller artık dünyanızı yönetmez olur. O zaman, konu haklı veya haksız, iyi ya da kötü olmak değildir. Kazanan ya da kaybeden olmak değildir. Genç ya da yaşlı, güzel ya da çirkin olmakla ilgili değildir. Bütün bunlar bitti. Sembolden baş­ka bir şey değildi onlar.
Sayfa 140
Bakın, size diyorum ki, Hüküm Günü'nde pek çokları Allah'a diyecek: «Rabb, biz senin kanununu va'zettik ve öğrettik.» Bunlara karşı kuşlar bile haykırıp, diyecekler: «Siz başkalarına va'z ederken, kendi dilinizle kendinizi mahkûm ediyordunuz, ey günah işçileri!» "Allah sağ ve diridir ki" dedi Isa, "gerçeği bilip
Âdem ve Havva’nın cennetten kovulması her anda olur. Dünyevi yaşam bizi ele geçirdiğinde, biz de onu yaratanın biz olduğumuzu unuttuğumuz her anda, sürekli cennetten kovuluyoruz. Yaratılan ancak bu aşamada karşı saldırıya geçer ve isyan eder. Bu ilk günahtır, sebeple sonucum yer değiştirdiği, bağışlanmaz ölümcül günah. İnsan bütün ve gerçek bir varlıktır… Bu, onun kendisini egemen olduğundandır; olayların görünür dinamizmi ve konumların çeşitliliği yerine, insan dünyanın kendisinin aynası olduğunu bilir. İster iyi, ister kötü olsun, güzel veya çirkin, doğru veya yanlış, kişinin karşılaştıklarının hiçbiri, gerçeklik değil, kendi yansımasıdır. Herkes kendinde ne ekerse daima ve yalnızca onu biçer. Tohumda, harmanda sensin. İşte bu nedenle tarihteki bütün devrimler hep başarısızlığa uğramıştır. Onlar dünyayı dıştan değiştirmeye kalkıştılar, su birikintisindeki görüntünün gerçek olduğunu sandılar.
Sayfa 115 - Sinedie YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.