Bir Şaman’a sormuşlar ;
“Zehir nedir? “ diye.
“İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir!” demiş.
Bu güç de olabilir, tembellik de.
Yiyecek, ego, hırs, ihtiras, kendini beğenmişlik, kıskançlık, korku, öfke, nefret, hatta iyi niyet bile…
MÜMİNİN NİYETİ AMELİNDEN HAYIRLIDIR
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
Bütün hâl ve hareketlerde, Allâhü Teâlâ’nın rızâsını gözetmeye ve İslâm dininin icaplarına riâyet ederek beden ve kalp ile amel etmeye gayret etmek lâzımdır. İşte böyle yapıldığı takdirde insan, zâhiriyle (bedeniyle) ve bâtınıyla (kalbiyle), Allâhü Teâlâ’ya
Hesiodos, bize yardım eden komşumuza, elimize bir fırsat geçtiğinde, yaptığı iyiliği kat kat geri vermemizi tavsiye eder. Bu durumda komşumuz sevinir, zira gösterdiği iyi niyet ona faiz getirir; ama iyiliği geri veren de sevinir zira yardıma muhtaç kalmış olmanın verdiği o küçük utancı hediye veren olarak küçük bir üstünlükle tekrar geri almış olur.
Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer gerekçesi iyi açıklanmazsa iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötü olmaktan ziyade iyidir, ne var ki aslında mesele bu değildir. Ama insanlar pek bilmezler, erdem ya da kusur denilen şey işte budur, en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini zanneden ve böylece kendinde öldürme hakkı bulan cehalettir. Katilin ruhu kördür ve tam bir açık görüşlülük olmadan ne gerçek iyilik ne de güzel aşk olur.
Eminim ki, iyi bir niyet başkalarına açılırsa çoğu zaman yerine getirilmesi güçleşir; dahası, olanaksızlaşır; ama, gençliğin bencillikle karışan bu temiz duygularını açıklamadan nasıl durmalı?
Bugün Emir Sultan Hazretlerini ziyâret etmeye niyet ettim. Aslında bu niyete
Âsa - Bir Emir Sultan Romanı kitabını okuduğum dönemde de girmiştim. Lâkin o zamanda nasip olmamıştı gitmek, şimdi de nasip olmadı. Olan da hayır vardır.
Ama benim söylemek istediğim başka birşey var. Bu resmi bundan tam 2 sene önce çekmiştim. O günü ve o günün bendeki üzüntüsünü o kadar iyi hatırlıyorum ki... Ama fotoğrafı görene kadar aklımda yoktu. Oraya gitseydim de aklımda olmayacaktı. Çünkü 2 yıl önceki o yara kapanmış. Ne zaman kapandı, nasıl kapandı o yara hiç bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki yaralarımıza ağlamayı bırakınca onlar da bizi bırakıyor. Yaralarımızı sarmayı Cenab-ı Hakk'a bırakınca bir anda olmasa da o yaralar sarılıyor. Odak noktamızı değiştirince iyileşmek, değişerek iyileşmek mümkün oluyor. İmkansızı mümkün kılana inancımız da, teslimiyetimiz de sonsuz olursa yol bizim karşımızda çiçekleniyor. Aşılmaz dediğimiz dağlar aşılıyor, yürünmez dediğimiz yollar yürünüyor. Biz yola çıkalım, yol bize görünsün.
Elhamdülillah 🍃🤲🏻🍃
İnsanın başına ne gelirse kaderi midir? Bazen biz de çağırmaz mıyız belaları? "İnsan üç beş damla kan ve binbir endişe" demiş şair.
Bu kitaba dair renkli, süslü ve abartılı cümlelerim yok açıkçası, yazarına göre adeta "insan kendi kaderini çizer". Bu benim inanç algımla çelisiyor, nerdeyse Allah yerine bilinçaltını koymak