Hayatımızı tam olarak planladigimiz gibi yasayabilecegimize inanarak kendimizi kandiririz. Çok sıklıkla, niyetlerimiz eylemlerimizden farklılaşır. Sagligimizin iyi olmasini arzu edebiliriz fakat cok fazla abur cubur yeriz veya egzersiz yapmak için bahane buluruz. Romantik bir iliskiyi cok arzu edebiliriz fakat potansiyel bir partner bize yakınlaştığı an derhal aramiza mesafe koyariz. Anlamli bir kariyer isteyebiliriz ancak bunu başarmak için gerekli olan adimlari atmayiz. En kötü tarafi ise bizi geri tutan şey genellikle bize görünmezdir ve bizi hayal kırıklığı ve karmaşa içinde tutar.
"Normal zamanlarda herkes 'iyi insan' dır.
En azından hepsi 'normal insan' dır.
Gelgelelim bıçak kemiğe dayandığında bir anda 'kötü insan'a dönüşmeleri işin korkunç tarafı."
Toplumumuzun farkında olmadığı en büyük hastalıklarından biridir Mükemmeliyetçilik. Toplumun en üst katmanından başlayıp en alt katmanına kadar herkese sirayet etmiştir. Azla yetinememe, hep daha fazlasını isteme, yapmadığı seçimlerden pişmanlık duyma ve manevi doyumsuzluk bu hastalığın belirtileri arasındadır. “Olacaksa en iyisi olmalıdır yoksa