Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Antropoloji, psikoloji ve tarih gibi alanlarda yazılan eserleri herkes okuyabilir ancak dönemin kaynaklarının kısıtlamalarını bilen bir tarihçi, yerel kabilelerle uzun yıllar temas kuran bir etnograf ya da birçok hastayla haşır neşir olmuş bir psikiyatrist, bu eserlerin oluşma aşamalarını ve yazarların yapmak zorunda kaldıkları stratejik tercihleri daha iyi anlayacaklardır. Üretici ile pasif tüketici arasındaki farkı, yönetmenlerle eleştirmenler arasındaki tansiyondan da görmek mümkündür.
Sayfa 313Kitabı okudu
İnsanı dikkatli bir biçimde ambalajından çıkarın. Doğumunun sorunsuz biçiminde gerçekleşmesi için gereken tıbbi özeni gösterin. Unutmayın ki toplumsal bir inşaat malzemesi olarak yatırım yapacağınız insanın sağlıklı bir bedene sahip olması, kuracağınız yalıtım sisteminin ömrünü uzatacaktır. İnşa edeceğiniz topluma aşılamak istediğiniz dogmalar, ön
Reklam
Eğer enflasyon olumlu yönde etki yapan bağımsız bir faktör olsaydı etkisi, mevcut sermayenin değerini arttırmak olurdu. Mevcut sermayede ki bu artışın, eski ve yeni sermaye artışı ile birlikte toplam getiri oranını da artırması gerekirdi. Ancak toplam fiyatların neredeyse %40 oranında arttığı son 20 yılda, bu tür bir gelişme yaşanmadı. (Şirket gelirleri tüketici fiyatlarından ziyade toptan fiyatlardan etkilenmelidir.) Enflasyonun hisse senedi değerini artırabilmesinin tek yolu, sermaye yatırımının getirisini yükseltmektir. Geçmişin kayıtlarına göre ise durum böyle olmamıştır. Geçmişin ekonomik döngüleri içinde, işlerin iyi gittiği dönemlere yükselen fiyatlar, kötü gittiği dönemlerde ise düşen fiyatlar eşlik ediyordu. Genellikle küçük enflasyonun işletme kârları için iyi olduğu düşünüldü.
Sayfa 73 - Epsilon YayıneviKitabı okuyor
İşe yaramaz ve duyarlı. Çılgın ve tüketici dürtülere sahibim -iyi ve kötü, soylu ve aşağılık- ama ruhuma işleyen sürekli bir duygum, kalıcı bir heyecanım yok. İçimdeki her şeyin başka bir şey olma eğilimi var. Ruhum, yaramaz bir çocukla uğraşır gibi, kendisi için sabırsız. Huzursuzluğu artıyor ve hep böyle olacak. Her şey ilgimi çeker ama hiçbir şey beni yakalayamaz.
Sayfa 26 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Şurası çok açık ki Atatürk cehalete düşmandı. Bu yüzden de eğitim onun için ön planda geliyordu. Neticede, Millî Mücadele'nin en zor günlerinde bir Eğitim Kongresi toplayan bir liderdir. Üstelik şartların daha çetin hale gelmesine rağmen bu kongreyi iptal etmemiştir. Az önce müzik talebelerini yurt dışına göndermesinden örnek verdik, devam
Bugün biz maalesef Kur'ân'a da tüketici tutumuyla yaklaşıyoruz. Müslümanlar bile Kur'ân'ı okuyup: "Bu kısmı anlamadım, okudum, ama garip biraz... Burası biraz kafa karıştırıcı." diyebiliyor ve herhangi bir kitaptan bahsedermiş gibi konuşabiliyor. Halbuki Kur'ân, herhangi bir kitap değil. Bu Kitab'a "her zaman haklı olan müşteri" gibi yaklaşılmaz. Ona ancak bir dilenci gibi, iflas etmiş biri gibi, çölde kaybolmuş ve susuzluktan ölmek üzere olan biri gibi yaklaşılır. O adama bir damla su verseniz suyun ısınmış olmasından şikâyet etmez. Ya da "Soda olsa iyi olurdu. Portakal suyu yok mu?" demez. Sadece alır. Hidayete muhtaçsanız alırsınız. "Allah beni daha iyi biliyor, bilmem gerekeni de bilmemem gerekeni de O biliyor." dersiniz.
Reklam
lyi vatandaş, elindekilerle asla yetinmeyen iyi tüketici haline gelmiştir. Halbuki bir zamanlar iyi vatandaş, eli sıkı, vicdanlı ve nefsine hakim olmanın kıymetini bilen kişiydi. Günümüzde iyi vatandaş, her şeyi tüketen, sınır tanımayan ve ilerleme hevesini hiç kaybetmeyen kişi. Tatmin olursanız, daha fazlasını elde etmek için sebebiniz kalmaz; dolayısıyla, tüketim toplumunda ve sürekli daha fazlasını isteme- mize dayanan bir ekonomide, tatmin, erdemden çok kusurdur. Performans üzerine kurulu bir toplumda, statüyle ilgili kaygılar tanıdık ve yaygındır. Yeterince iyi miyim? Başkaları benim hakkımda ne düşünüyor?
kendine amacı gerçekte'n verimli olmak mıdır, yoksa ruhu, makinalaşma yönünden daha iyi,daha tüketici bir biçimde sömürmek midir, diye kim sormamıştır
Eğitim sistemi de bizi tasarruf yapan, para biriktiren, kendi finansal özgürlüğünü kazanmış bireyler yapmak için çalışmıyor ki! Amaç birimizi iyi bir çalışan, iyi bir tüketici yapmak. Yani sistem için ideal vatandaşları yetiştirmek.
Annelik de vazgeçilmez bir kadınlık deneyimine dönüştü, herkes tarafından değer görür oldu: Yaşam vermek muhteşemdir! Annelik yanlısı propagandanın daha önceleri bu kadar dikkat çekici olduğu ender görülmüş bir şey. “Çocuk yapın, muhteşem bir şey bu! Kendinizi hiç olmadığı kadar kadın ve başarılı hissedeceksiniz!” martavalları çifte zorbalığın çağdaş ve sistemli bir yöntemi oldu. Maaşlı bir işte çalışmanın toplumsal olarak hayatta kalmak için şart olduğu, ama kimse için, özellikle de kadınlar için bir güvence sağlamadığı, altüst olmuş bir toplumda çocuk yapın! Konutların berbat koşullarda olduğu, okulların hiçbir işe yaramadığı, çocukların reklamlar, televizyon, internet, şekerleme ve gazozlu içecek ticareti aracılığıyla en berbat zihinsel saldırılara maruz kaldığı şehirlerde çocuk yapın! Çocuk olmaksızın kadınsı bir mutluluk olamaz ama veletleri düzgün koşullarda yetiştirmek de neredeyse imkânsız. Her halükârda kadınların kendilerini hatalı hissetmeleri gerekir. Neyle uğraşırlarsa uğraşsınlar, kötü iş çıkardıkları onlara gösterilmelidir. Doğru tavır yoktur, mutlaka tercihlerimizde bir hata yapmışızdır. Gerçekte kolektif ve karma olan bir hatanın sorumluları biz sayılırız. Toplumsal cinsiyetimize karşı kullanılan silahlar özeldir ama yöntem erkeklere de işlemektedir. İyi tüketici güvensiz tüketicidir.
Reklam
Eğitim
Minnet, sevgi ve saygı duyduğumuz ancak dönüşüm zamanlarına denk geldiğimiz uygarlığımızın yarattığı hakim neoliberal düzenin tüketici vatandaşı, haline geldikçe kutsadığı değerler olan "ben" için sahip olmak, çalışkan ve zeki olmak özellikleri, "yaşam" için iyi olmak, meraklı ve yaratıca olmak özellikleri ile eklemlenecek. "Ben" için sahip olmak, yaşam için iyi oldukça insanın yaşamı zenginleşecek. Teknolojik dönüşümü bir kenara koyun, esas içerikte EĞİTİM değişecek...
Kendisinin hücre sindeki aramanın ardından: Kibritlerini, yazı yazdığı kağıtlarını ve bir kitabı -Goethe'nin Eckermann ile sohbetleri ve bazı yasaklanış yiyecek tedariklerini aldılar. "Benden çaldıkları tüm bu şeyleri düşünüyorum: Aşağılandım, utanç içindeyim, korkunç bir biçimde çıplak hissediyorum. Halen 'hizmet vermem gereken
Ben çoğu zaman, yalnız olmayı daha bütünlüklü buluyorum. En iyi eşlikçi bile kısa süre sonra yorucu ve tüketici bir hal alıyor. Yalnız olmayı seviyorum... Dışarı çıkıp insanların içine karıştığımızda, çoğu zaman evimizde kaldığımızdan daha yalnız oluruz.
Sayfa 146Kitabı okudu
Alım Gücünün Artması ve Daha Fazla Çalışmak
Harcama heyecanı, kulağa erken bir Madison Caddesi söylemi gibi gelebilir ancak bu, arzu ve disiplinin etkili bir bileşimini taşıyan bir mesajdı. İnsanlar bir şeyi gerçekten istedikleri zaman, onu elde etmek için daha çok çalışacaktı. Bu kavram bazı yazarları daha yüksek ücretlerin yoksulları giysi ve mobilya almaya yönelteceği, böylelikle bizzat
Sayfa 105-106
432 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.