İlaç dolabı ♡
Elli bin kitaba sahip olan Umberto Eco, ev kütüphaneleri hakkında şunları söylemiştir: "Satın aldığınız tüm kitapları okumak zorunda olduğunuzu düşünmek aptallıktır, tıpkı okuyabileceklerinden daha fazla kitap satın alanları eleştirmenin aptallık olduğu gibi. Bu, yenilerini almadan önce aldığınız tüm çatal bıçakları, bardakları, tornavidaları ya da matkap uçlarını kullanmanız gerektiğini söylemeye benzer. Hayatta öyle şeyler vardır ki, sadece küçük bir kısmını kullanacak olsak bile her zaman bol miktarda malzemeye sahip olmamız gerekir. Örneğin kitapları ilaç olarak düşünürsek, evde birkaç tane yerine çok sayıda kitap bulundurmanın iyi olduğunu anlarız: kendinizi daha iyi hissetmek istediğinizde 'ilaç dolabına' gider ve bir kitap seçersiniz. Rastgele bir kitap değil, o an için doğru olan kitabı. İşte bu yüzden her zaman bir beslenme seçeneğiniz olmalı! Sadece bir kitap satın alanlar, sadece onu okur ve sonra ondan kurtulurlar. Onlar sadece tüketici zihniyetini kitaplara uygularlar, yani onları bir tüketim ürünü, bir mal olarak görürler. Kitapları sevenler ise kitabın bir metadan başka bir şey olmadığını bilirler."
HUZUR ROMANI YARDIM KİTİ
Merhaba arkadaşlar; Huzur kitabını dün, uzun bir yolculuğu geride bırakan varış noktasındaki yorgun yolcular gibi bitirdim. Bu okuma süreci benim için biraz değil epey zor oldu. Malum yazıldığı dönem itibariyle Huzur daha çok Arapça ve Osmanlıca olmak üzere birçok Arapça kökenli eski Türkçe kelimeleri içeren cümlelerden oluşuyor. Bir taraftan bu
Reklam
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Merhaba arkadaşlar; Bir Tanpınar romanı daha geride kaldı. Huzur romanı için Osmanlıca, Arapça kelimelerin çevirilerini buraya yüklemiştim. Saatleri Ayarlama Enstitüsü için de aldığım notları ekliyorum, umarım faydalı olur… Acemişiran: Klasik türk müziğinde makam Ahval: Haller, durumlar, olaylar Akide: Bir şeye inanarak
Varoluşçuların Ustalarından..
"Her şeyi ciddiye alıyordum; sanki ölümsüzmüşüm gibi." [Duvar] "Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum." [Düşüş] "Yaşam ne denli saçma ise, ölüm o denli dayanılmazdır." [Sözcükler] "İnsan da, yaşam da saçmadır, boşunadır, rastgeledir,
“Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm, ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar.“ Balzac İnsanların hayattan bitmek tükenmek bilmeyen beklentileri vardır. Ve karşılanan her beklenti yerini başka bir isteğe bırakır. Sonu gelmeyen isteklerimiz bizi tatminkâr olmayan ve yetinmeyi bilmeyen bireyler haline getirir. Bu da zorluklarla dolu
Ördek Sendromu
Suda yüzen ördekler dışarıdan bakan kişiler için çok sakin bir şekilde suda yüzmektedirler. Ancak suyun altından baktığınız zaman bacakları hızla çalışmaktadır. Sakinlik sadece yüzeydedir, suyun altında ise ilerlemek için çok daha fazla çaba vardır. Bu durumun altında yatan psikolojiyi uzmanlar şöyle açıklamaktadırlar: kimse kötü yanlarını ve başarısızlıklarını göstermek istemez. Sosyal medyada paylaşımlarınızın aldığı “beğeni” sayınız fazla olduğu zaman kendinizi iyi hissetseniz bile kendinizden ve başkalarından kaygı ve depresyon belirtilerinizi gizleyebilirsiniz. Aynı şekilde sosyal medyada yapılan bu tür paylaşımlar da takipçileri olumsuz yönde etkileyerek onların “sadece ben mi kaygı duyuyorum, ben mi başarısızım” gibi soruları da kendilerine sormalarına neden olmaktadır. Üre-tüketici olan sosyal medya kullanıcıları bu tehlike ile daha fazla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çünkü defalarca aynı pozu çekip en iyi kareyi yakalamak ve sonuçta da en çok sayıda “beğeni” almak en büyük amaçları olmaktadır. O anda olan diğer sorunlar, anlık olarak yaşanan ya da hayatlarındaki sıkıntılar ise suyun görünmeyen kısmında kalmaktadır. 🦆 🦆 🦆 #İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:19 Sayı:39 Güz:2020/3 s.925-951 DOI: doi.org/10.46928/iticus... Özge GÜRSOY ATAR, Şebnem GÜRSOY ULUSOY: "SOSYAL MEDYADA ÖRDEK SENDROMU: INSTAGRAM ÜZERİNDEN BİR DEĞERLENDİRME"
Reklam
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.