dünyada iki tür insan vardır hep iyilik yapan iyi insanlar ve hep kötülük yapan kötü insanlar....
-Hatırlıyorum da, henüz çok küçükken, ceplerimi boşaltır, fukaraya verirdim Benim geçişimi nasıl da gülümseyerek karşılardı.ve ben de onlara iyilik etmekten nasıl zevk alırdım! Bu, benim uzun zamandır unuttuğum bir haz, zira artık yüreğim kuru, gözyaşlarım kurudu. İyi yürekli ve safiyane beni kirleten ve kötü hale getiren insanlara lanet olsun!
Reklam
"Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik, sebep ve netice zincirinin dışındadır. Mutluluğu ihtiraslar da değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir."
Hayatta çoğu zaman insanların bize davranışlarından şikayet ederiz. Ancak yaptığımız her davranış onların bilinçaltına işler ve bize nasıl davranacaklarını doğrudan etkiler: Mesela, çok ilgili olmayan bir sevgiliye her aradığında "Benimle hiç ilgilenmiyorsun" diye yakınıp onun canını sıkarsan sevgilinin bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Sevgilimi aramak = can sıkıntısı * Çünkü seni her aradığında yüzü güleceğine canı sıkılıyordur. Bu durumda zaten ilgisizken, senden iyice soğuyacaktır. Sana kötü davranan bir insana sen alttan alarak, iyi şekilde davranıyorsan bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Eğer bana iyi davranmasını ve alttan almasını istiyorsam ona kötü davranmalıyım * Çünkü o sana her kötü davranışında senden iyilik görüyordur. Sen ona iyi davrandıkça sana daha da kötü davranmaya devam edecektir. Bu durumlar sana tanıdık geldi mi yoksa? O zaman artık değiştirme vakti gelmiş demektir. NASIL MI? - İnsanlar senin istediğin gibi davrandıklarında onlara iyi davran. - İnsanlar senin istemediğin gibi davrandıklarında tavrını belli et. - Daha fazla aramasını istediğin sevgiline aradığında iç sıkıntısı değil, huzur ve mutluluk ver. - Daha fazla görüşmek istediklerinle birlikteyken onlara enerji saç. İnsanların yanındayken onlara nasıl hissettirirsen seni o duygularla özdeşleştirirler. Sürekli dert anlatan biriysen seni dertleriyle, Sürekli enerji saçan biriysen seni mutlulukla ilişkilendirirler. İlgi talep eden değil, ilgi gören biri olmanın sırrı işte budur. "Marka İnsan" olmanın sırrı budur.
Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?” Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor.
Müzik sözcüğü eski Yunanca "mousike" ya da "mousa" sözcüğünden gelmekte ve "melek" anlamını vermektedir. Gerçekten de müzik, insanlık tarihi boyunca insanlara haz, mutluluk, rahatlık veren bir iyilik meleği, iyilik tanrısı gibidir. Eski Yunan'da bir müzik tanrısı ve her biri bir müzik dalının simgesi olan dokuz müzik meleğinin, perisinin bulunduğuna inanılırdı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.