Sürülenlerin yerlerini almak için, başka kadıların, başka paşaların ve başka beylerin geldikleri görülüyordu; bunlar da sürülüyorlardı sıraları gelince.
Sayfa 242 - Cem YayıneviKitabı okudu
Marten'e gelince, kötülüğün her yerde olduğunun kesin inancı içindeydi; o yüzden de sabırla karşılıyordu olayları.
Sayfa 242 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
Her gün biraz daha çirkinleşen karısı hırçınlaştı ve dayanılmaz hale geldi; yaşlı kadın zaten sakattı ve Künegond'dan daha çok hırçınlaştı. Bahçede çalışan ve sonra İstanbula zerzevat satmaya giden Kakambo'nun çalışmaktan canı çıkıyordu; o da lanet okuyordu talihine. Pangloss, Alman üniversitelerinden birinde parlayamadığı için kederleniyordu.
Sayfa 242 - Cem YayıneviKitabı okudu
Bunca başa gelenden sonra, sevgilisiyle evlenen Kandid'in, yanında getirdiği elmaslar sayesinde, dünyanın en güzel ömrünü süreceğini düşünmek pek doğaldı. Lakin her gün biraz daha çirkinleşen karısı hırçınlaştı ve dayanılmaz hale geldi.
Sayfa 242 - Cem YayıneviKitabı okudu
Kandid, Küncgond'la evlenmeye hiç de niyetli değildi aslında; ancak, Baron Hazretlerinin aşırı densizliği, bu evliliğe götürüyordu onu. Ve Künegond da öylesine sıkıştırıyordu ki, artik sözünden dönemez bir noktaya geldi Kandid. Pangloss'a, Marten'e ve sevgisine güvenilir Kakambo'ya danıştı. Pangloss, güzel bir açıklamada bulunarak. Baronun, kızkardeşi üzerinde hiçbir hakkı olmadığını ve imparatorluğun bütün yasaları gereğince, Künegond"'un, sol elini Kandid'e vererek evlenebileceğini tanıtladı: Marten, Baron Hazretlerinin denize fırlatılmasını uygun gördü; Kakambo, Baronun yeniden kadırgaya konulması için Türk kaptana geri verilmesini, ondan sonra da ilk gemiyle Cizvitlerin başpapazına gönderilmesine karar verdi. Bu görüşü çok yerinde buldular; yaşlı kadın da uygun gördü; Künegond'a hiçbir şey söylemediler. Sorun, ufak bir para karşılığında çözüldü ve hep birden bir Cizvit papazını yakalamaktan ve bir Alman Baronunun kasılıp kurulmasını kırmaktan doğan zevki tattılar.
Sayfa 241 - Cem YayıneviKitabı okudu
Evrende olası ya da olmayan olaylar üzerinde akıl yürütür; nedenler ve sonuçlar, manevi ve maddi acılar, özgürlük ve zorunluluk, Türkiye'de bir kadırganın üstünde duyulabilecek avuntular hakkında tartışırlarken ilk gördükleri, Künegond ile yaşlı kadın oldu. Baron Hazretleri, bu görünüm karşısında sarardı. Sevecen aşık Kandid, güzel
Sayfa 239 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kandid: - Peki sevgili Pangloss, asıldiğınız, parçalandığınız, dayak yediğiniz ve küreğe mahkûm olduğunuz zamanlarda, yine dünyada her şeyin yolunda gittiğini düşündünüz mü? dedi. Pangloss: - Başta ne düşünmüşsem, odur düşündüğüm bugün de; ne de olsa bir filozofum: Zaten, doluluk ve uçucu madde gibi daha baştan kurulmuş uyum da dünyanın en güzel şeyi olduğundan, Leibniz haksız değildir. Benim de sözümden dönmem doğru olamaz, diye yanıtladı.
Sayfa 236 - Cem YayıneviKitabı okudu
Bir gün, canım bir camiye girmek istedi. Yaşlı bir imamla, dua eden pek güzel genç bir kadın vardı camide. Kadının göğsü açıktı; memelerinin arasında lalelerden, güllerden, Manisa lalelerinden, düğün çiçeklerinden, sümbüllerden ve çuha çiçeklerinden yapılmış bir demet vardı. Demeti yere düşürdü kadın, pek saygılı bir çabuklukla yerden aldım; ancak yerine koymakta öylesine geciktim ki, imam kızdı ve Hıristiyan olduğumu farkedince, «imdat!» diye bağırdı. Beni kadıya götürdüler; o da tabanlarıma yüz sopa attırdıktan sonra, kürek cezasına çarptırdı beni; Sayın Baronla aynı kadırgada, aynı sıraya zincirlendim. Bu kadırgada, dört genç Marsilyalı, beş Napolili papaz ve iki de Korfulu keşiş vardı. Bunlar, böylesine serüvenlerin her gün olageldiğini söylediler bize. Baron Hazretleri, benden daha fazla haksızlığa uğradığını ileri sürüyordu, ben ise, bir kadının göğsüne bir demet çiçek koymanın, bir içoğlanla çırılçıplak bulunmaktan daha hoşa gider olduğu kanısındayım. Bu evrendeki olayların zincirlenişi sizi bu kadırgaya düşürdüğü zaman ve bizi satın aldığınızda, durmadan tartışıyor ve günde yirmi kırbaç yiyorduk, dedi.
Sayfa 235 - Cem YayıneviKitabı okudu
Dünyaya mutlu bakmak , mutlu olmak insanların hakkı ve görevidir . Hayata iyi bakacaksınız , her zaman bir çıkar yol arastıracaksınız , olayları iyi yönünden görmeye çalışacaksınız . Bu , " Eleştirilerinizi yapmayın , itirazdan kaçın ," anlamına gelmez ama sağlıklı düşünmek için iyimserlik de gerekir .
Bazan da kadın, öğle sıcağından bayılacak gibiyken aklıma gelirdi. Beni hayata bağlayan, bana iyimserlik veren bir şey vardı bu hayalde.
Reklam
" Tek teselli onun karşısında oturabilmek, bir resmi seyreder gibi onu şimdi doya doya seyredebilmekti. ...Gülüşünü her görüşümde karşı konulmaz bir mutluluk ve iyimserlik hâlâ aynı güçle içimde ayçiçeği gibi açıveriyordu. Güzelliğinden ya da kendimi çok yakın hissettiğim hareketlerinden ve teninden sızan bir ışık, bana dünyanın gitmem gereken merkezinin onun yanı olduğunu hatırlatıyordu. Geri kalan yerler, kişiler, meşgaleler "kaba oyalanmalar"dan başka bir şey değildi. Yalnız aklım değil, gövdem de bunu bildiği için burada onun karşısındaydım ve bu yüzden yerimden kalkıp kollarını tutmak, ona sarılmak istiyordum."
"Ham Hayalcilik" Bir şeyin doğru olması güzel olacağı için onun doğru olması gerektiğine inanmak. Bu düşünce biçimi oldukça yaygın ve çok çekicidir, çünkü kabul edilmesi zor olan gerçeklerden kaçmamızı sağlar. Aşırı hallerinde bir kendini kandırma biçimidir, hafif halindeyse nedensiz bir iyimserlik olarak karşımıza çıkar.
Hüznüm artıp gözüm yaşardığında Rabbim kalbime daha büyük bir umut ve iyimserlik veriyor. Geçecek bunlar da diyorum. Bunlar hikayenin bir parçası olacak.
Mantıklı, hadi deneyelim :)
"Fazla düşünmeden çalışalım; bu, hayatı dayanılır kılan tek çaredir.”
“Zaten ben ne düşünüyorsam onu söylüyorum; başkalarının da benim gibi düşünüp düşünmediklerine aldırış bile etmem.”
1.500 öğeden 10,9bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.
Resim