Dertlerimizi bilmemize rağmen hayaller görmekten hiç muaf değilizdir, ama artık bunlara inanmayız. Esrarın kimyasına kapılmış olan bizler, gözyaşlarımıza kadar her şeyi izah ederiz. Oysa şu izah edilmez: Eğer ruh o kadar az bir şeyse, yalnızlık duygumuz nereden gelmektedir? Hangi mekânı işgal etmektedir? Ve nasıl bir hamlede, yitip giden muazzam gerçekliğin yerini almaktadır?