Kendini dar sınırları içinde kendisiyle baş başa kalan bir insanın, kendisiyle çelişmesi imkansız. Mesele, kendini ne ile bildiğin meselesi. Yoksa herkes dar kafalılığının el verdiğince her şeyi gayet iyi biliyor.
DAR GÖRÜŞ TEORİSİ.
Genelde geniş görüşlü olmak muteber kabul edilir. Aklı başında olmak, etraflıca düşünmek bir sosyal avantaj sayılır. Oysa çok düşünse gül açamaz, kuş uçamazdı. Kavuşamayanlara bakın. Hepsi geniş görüşlü, aklı başında insanlardır. Ama eli böğründedir hepsinin. Eyleme geçme konusunda adım atacak takati düşünerek kaybetmişlerdir. Geniş görüşlü olmak korkaklara vergidir. Hep içe bakmaktan, kuruntular üretmekten dışarıya karşı körleşmiştir geniş görüşlü olan. Bir amaca odaklanmış herkes dar görüşlü olmak zorundadır. Tali, ikincil sebepleri bir kenara bırakıp kendini duygularına bırakan kişi yol almaya devam edebilir ancak. Görüşü daraltmadan ufku göremezsin. Çok yönlü, makul ölçülerle, soğukkanlıca alınan her karar gecikmiş bir karardır. Doğru olması sonucu değiştirmez. Önce eyleme geç sonra düşünürsün. Önce yola revan ol. Görüşünü daraltmadan gideceğin yeri göremezsin. Görüşünü daralt, çevreni daralt, kitap sayını azalt, sevgini daralt.
“İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.” Fernando Pessoa
… uzun zamandır dünya, anahtarlarını cebimde unuttuğum, kendimi de içeriden kilitleyip elimi cebime atmayı akıl bile edemediğim tahammülsüz bir yer olmayı sürdürüyor.
… Tek başına kalmıştık. Orada beraber oluşumuz bu tek başınalığı gideremiyordu. Herkes oradayken bile hiç kimse yoktu. O kadar kimse yoktu ki dünyanın bir ucundan bakınca diğer ucu görünüyordu.