"
Bütün halk karda ve tipide iken, ben sıcak yerde ve istirahatta ve bütün halk burada ıztırap ve meşakkatte iken, ben orada uykuda ve refahta bulunursam, bu insaniyetten uzak bir hareket ve halka karşı lâkayıtlık olur; ne gibi ıztırap ve meşakkat olursa, ben de göreyim ve halk nasıl tahammül edip duruyorsa, ben de durayım"
- diye düşündüm.
Farsça bir mesel vardır:
("
dostlarla beraber ölüm, düğündür").
Böyle tipide kazıp yaptığım çukurda oturdum.
Tevekkül edip,
Sultan Peşâî'yi önümüze koyup, yolu bulamayarak döndüğümüz aynı yola tekrar girdik.
O birkaç gün esnasında fevkalâde ıztırap ve meşakkat çekildi.
Hayat müddetince o kadar meşakkat az çekilmiştir.
Bu matla o zaman söylendi:
Dünyanın benim görmediğim bir cevr ve cefası kaldı mı; hasta gönlümün çekmediği bir dert ve belası kaldı mı?
Bir haftaya yakın, karı teperek, yürüdük; günde bir ve bir buçuk şer'iden fazla gidilemezdi.
Iztırap çek, inleme.. Ses çıkarmadan aşın.
Bir damlacık aksa da, bir acizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın
Tek başına dileğe doğru at salmasın.
Bu dünyada, mücadele vererek ıztırap çeken büyük trajik şahsiyetleri, mağlup değil, galip sayabildiğimiz için bir başka dünyanın hakikati daha aşikâr görünmez mi?
Yine aklımda bugün sen varsın,
Yine derdinle hayalim hasta.
Bürüsün kalbimi derdin sarsın;
Bir ümit var bu tükenmez yasta.
Bir yaram var! Ona merhem vurman,
Bir hayaldir ki gönülden taşıyor.
Ayırırken bizi yollar ve zaman,
Şimdi Hülya’ya gömülmüş ölüyüm;
Ne gelen var,ne giden var,ne soran.
Iztırap yaylasıyım,gam çölüyüm;
Esiyor sadece gönlümde boran.
Bir hayal alemi ardında;uzak,
Sisli iklimlere sürdüm,gittim.
Varlığım burda sönüp kaybolacak…
Belki ben şimdiden öldüm…Bittim…
Halife Me'mun, "Hiç bir padişah memleket, asker, hazine ve siyaset işlerinde kadına konuşması için izin vererek bunlara müdahale etmesini veya bu zümre arasından bir kimseyi korumalarına müsaade etmemelidir" demiştir. Kadınlar, fırsat bulunca bir padişahı yerinden kaldırır, diğerini idam ettirirler. Neticede halk yüzlerini onların saraylarına çevirerek, ihtiyaçlarını onlardan istemeye başlar. Onlar da halkın kendilerine değer verdiklerini, saraylarını asker ve halkın doldurmasını ve akıl almayacak isteklerde bulunmalarını görünce, bozguncu düşüncelerle, din düşmanı kişilerin kendilerine yaklaşmalarını sağlarlar.
Neticede padişahın haşmeti, saray ve divanın hürmet ve şa'şaası gider, padişahın ülkesi ve canı tehlikeye düşer. Her yönden acı haberler gelerek, memleket ıztırap içine düşeceğinden, ordunun incinmemesi için, vezirin böyle durumlarda temkinli olması gerekir.